gaddar zalim, kıyıcı < Ar. gaddār çok haksızlık eden, kıyıcı <
Ar. gadr < # gdr < Akad. kadru(m), gadru
saldırgan, sinirli. Şimşek
gamma ~ İng. gamma bir tür
radyoaktif ışın ☼ 1903
Ernest Rutherford, Yeni Zelanda kökenli Kanadalı fizikçi. Eyun. gámma γάμμα
Yunan alfabesinin üçüncü harfi ~ Fen. gmel deve, Fenike
alfabesinin üçüncü harfi= Aram. gīmel גימל Arami/İbrani alfabesinin üçüncü
harfi . NETS
Bkz;
alfa, alfabe, beta, cim, delta, elif, epsilon,
lam, cim, omega, sigma, pi,
gargara < Ar. gargara < # grgr
< Akad. si(g)gaggur-tu, singanga/ur-tu
‘Kehle’ boğaz, gırtlak, İbr. gargart, yutak, boyun. Yunancada
geçer. İtal. gargarozzo, gargara, Fr. Gargariser gargara yapmak. ŞİMŞEK
gargara Ar. ġarġara ͭ غرغرة ġrġr faˁfaˁaͭ < Ar. ġarġara غرغر . NETS
garp,
garb ~ Ar ġarb غرب #ġrb günbatımı,
batı < Ar. ġaraba غرب ayrıldı, uzaklaştı, (gün)
battı, ayrı idi, yabancı veya tuhaf idi = Aram. ˁrēbā ערבא gün
batımı = Akad. erēbu
● Arapça fiilin
ikinci anlamı (yabancı olma, tuhaf olma) türevseldir. Eski
Yunanca Europē (Batı ülkesi) muhtemelen bir Sami dilinden alıntıdır.
NETS
garp, -bı Ar.
¦arb . esk. Batı, günindi. Türkçe Sözlük
garp/b batı < Ar. garb güneş batımı, # grb
ayrılma, uzaklaşma, yabancı olma, güneş batma < Ar. garaba uzaklaştı, ayrıldı (güneş) battı < Aram. arēbā gün batımı < Akad. erbu(m), erebu güneşin batışı, gün batımı, batı. İbr. ‘erev akşam, Sür. ‘arab,
Ugar. ‘rb gün batımı. Yun. erebos karanlık, gece, yeraltı
karanlığı, ölüler ülkesi. Şimşek
erebu setting (of the sun), west, mountain
pass. TASD
erēb šamši the West . AKDI
gazal ceylan, ceylan yavrusu, güzel, iri
göz < Ar. yazāl ceylan < Akad. huzalu(m),
uzalu
ceylan, genç ceylan > Yun?/Ar. >İng. gazelle, İtal. gazella,
İsp. gacela. ŞİMŞEK
gazal : hüne : geyik, ahu— Hirsch,
Gazelle. ÇAOS
gazal Ar. ġazāl غزال #ġzl ceylan, antilop = Aram. ˁuzīlā = Akad. χuzālu/uzālu a.a. NETS
Girit Minos (Lineer A) dilinde Ke-re-ta.
İbranice Ke-re-et: surlu şehir. Sitchin
gırbal (kırbal)
< Ar. gırbāl, < Lat. corbula seyrek örülmüş küçük sepet < Lat. corbis < Ar. gırbāl <
Akad. arballu(m) kalbur < Aram. ‘arbela > Lat. cribellum > İtal. crivello,
İsp. garbillo kalbur, elek, Akad. gigirbalu bir çeşit sepet < Süm. gigur sandık, sepet, varil benzeri kap,
bir hacim ölçüsü birimi. Gırbal kelimesi bir grup Akadca kelimeden birinden ve
köken olarak da Sümerceden gelmektedir.
Şimşek
kırbaAr. ḳirba ͭ/ḳirrāba ͭ قربة #ḳrb su tulumu. NETS
gitar /
di-tar
(Süm.), geşdi-tar. bir müzik aleti, gitar. SNAX
guitare ~ Fr. bir tür telli
çalgı ~ İsp. guitara ~ Ar. kīs̠ār/kītār ~ Eyun.
kithára κιθάρα ~? Efa.
● Yunanca sözcük
bilinmeyen bir doğu dilinden alıntıdır. Karş. Fa. sihtār (üç
telli çalgı), dutār. (iki telli çalgı) < tār(tel). NETS
gomalak ~ Fr. gomme à laque sakız-cila, rhus
vernicifera ağacının reçinesinden elde edilen mobilya
cilası § Fr. gomme
sakız, lastik (<< Lat. gummi acacia nilotica ağacından elde edilen yapışkan
sakız ~ Eyun. kómmi κόμμι ~ Mıs. kmj-t ) + Fr. laque cila → lake
gomalak,
-ğı Fr. gomme-laque
kim. Mobilya cilası ve zamk yapımında
kullanılan, alkolde eriyen bir tür hayvansal reçine. Türkçe Sözlük
gomalak ~ Fr. gomme à laque sakız-cila, rhus
vernicifera ağacının reçinesinden elde edilen mobilya cilası § Fr.
gomme sakız,
lastik(<< Lat. gummi acacia
nilotica ağacından elde edilen yapışkan sakız ~ Eyun. kómmi κόμμι ~ Mıs. kmj-t ) + Fr. laque cila → lake .
NETS
Eski Mısırca’dan geçmiştir.
gurbet kurb/kurbet ~ Ar. ḳurb قرب #ḳrb yakın olma,
yakınlık, akrabalık < Ar. ḳariba قرب yakın idi, yaklaştı, yanaştı= Aram. ḳrēb קרב = Akad. ḳerēbu yaklaşmak,
yakın olmak, ittifak etmek. NETS
akraba < Ar. aqraba (qarip
çoğ.) yakınlar <qrb yakın olma
< Akad. qerbum yakın, > qerebum, Asur. qarabu(m) kapalı olmak, mevcut olmak, yakın > Akad. qeruptum yakınlık. ŞİMŞEK
akraba Ar. aḳribāˀ أقرباء #ḳrb yakınlar < Ar. ḳarīb قريب [faˁīl sf.] yakın. NETS
akraba Ar. karib (yakın)ten yakınlar, yakında
olanlar. Ar. akriba. Ar. kurb yakınlık. İZEY
gurbet < Ar. gurba ayrılık, uzaklık, yabancılık,
gariplik < Ar. garb güneş batımı, grb ayrılma, uzaklaşma, yabancı olma,
Aram areba gün batımı < Akad erbu,
erebu güneşin batışı, gün batımı. Şimşek
gurbet < Ar. gurbet gurbet, Ar. ¦urbet.
Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik kurbet. Türkçe Sözlük
guştura .(Süm.) dinleyen. Türk dili EŞTUGAN (ESTUGAN,
ESTİGEN) dinleyen (Umum
Türk) EŞ (ES) şuur EŞİT (ESİT) işitmek.
Türk) EŞ (ES) şuur EŞİT (ESİT) işitmek.
GENŞTÜK kulak. EŞTÜK dinleyen. Olcas
ğeštu(-g)
(Süm.) kulak (uznum), bilgili, anlayışlı olmak (temum)
ğeštu…sum: dinlemek, akıl vermek
ğeštu2 akıl, anlayış (hasisum), kulak (uznum)
ğeštu2…šu2: kulağını kapatmak
ğeštu2(-g): kulak, işitmek, anlamak. SNAX
kulak vermek , tinglamak : dinlemek,. — Hören,
gehorchen.
kulak vermek ,
iselemek istima' etmek. — Aufpassen,
anhören. ÇAOS
kaššpu, kešēpu düşünmek, saymak, hesap etmek. ŞİMŞEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder