akik < NA4GUG (Süm.)
aqiq Ar. bir tür değerli taş, agat
qq
< Süm. NA4
GUG
akik, taş, havaneli, akik (karnelyan), İtal. agata. Akik kelimesinin
Türkçedeki kk, Arapçadaki qq ve Sümercedeki gg ünsüzlerine bakarak, kelimenin
sümerce olabileceği kanısındayız. Şimşek,
2007
akik ~ Ar ˁaḳīḳ عقيق [#ˁḳḳ sf.] 1.
yarık, 2. bir tür değerli taş, agat. NETS
akik, -ği Ar.
¤a®³® . a. jeol. Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı,
mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli
bir taş. Türkçe Sözlük
akik İng. agate . Kimyasal bileşimi SiO2, sertliği 7 olan , çeşitli
renklere sahip değerli bir taş. Fr. agate . Türkçe Sözlük
akik. na4 gug.
SNAX
gug wr. na4gug "carnelian"
Akad. sāmtu. TPSD
(na4)gug
sāmtu carnelian, cornaline, carnelian-stone. SUZE
temen-zu na4gug im-ma-da-an-sa2. ‘Senin temelini akik taşıyla süsledi’. ETCSL. c.1.1.4-36
Akik sözcüğü Sümerce kaynaklıdır. Gug kökünden birçok dile geçmiştir
akil/ akıl Süm. ugula,
Akad. (w)aklum. Şef,
öğretmen, (akil). SNAX
ugula (Süm.) gözcü, şef, öğretmen, başkan.
Akad. waklum. SNAX
waklu,aklu, uklu. Akad. Overseer (as person in charge
of a group of soldiers, workers or craftsmen. TASD
akil ar.akl, ma’kul (usa uygun).
İZEY
ugula "Aufseher" . Akad. waklum. SUZE
● Eski
telaffuzu uzun a ve art ünlü ile ākıl iken, modern dönemde
bilinmeyen bir nedenle ikinci sesli/i/ye dönüşmüştür. NETS
akıl~ Ar. ˁaḳl عقل [#ˁḳl] < Ar. ˁaḳala عقل 1. dizginledi, gem vurdu, 2.
akıl süzgecinden geçirdi, akıl yürüttü
● Karş. İbr #ˁḳl (rehin etme, haczetme). NETS
ag-ga ugula-ĝu10 ag-ga nu-banda3-ĝu10.‘Şefim/ öğretmenim Agga, delikanlım Agga’. ETCSL. c.1.8.1.1-102
ugula nu-banda3-e-ne dur2 i-im-ĝa2-ĝa2-ne. ‘yöneticilerin/ denetçilerin oturduğu..’. ETCSL. c.5.3.1-131
Akil, akıl sözcükleri Sümerce LU2-PA (ugula) kaynaklıdır, Akadcaya ve diğer dillere yayılmıştır.
akrep gir-tab
(Süm.)
akrep~ Ar. ˁaḳrab عقرب [#ˁḳrb] 1. zehirli bir
haşere, akrep (= Aram ˁaḳrbāעקרבא akrep = Akad. aḳrabu)
Eyun. skorpíos (akrep)
biçimi muhtemelen bir Sami dilinden alınmıştır. NETS
akrep ar. Akreb. Bilinen ağulu yaratık.
Ayrıca bir gökkatının (burcun) adı. Fa. akreb,
Lat. scorpius. Bütün Avrupa
dillerinde Lat. Grek kaynaklıdır. İZEY
aqrabu scorpion. West semitic word. Aq-ra-bu
= zu-qa-qi-pu; zuqaqipu ; gir-tab-lu
Bütün batı dillerine geçen scorpion’ un kökeni = zuqaqipu
(Akadca). Ve köken Sümerce. Akrep takımyıldızının adı.
AKDI
aqrabu scorpion (from GİR.TAB.LU) TASD
akrep. akrabum. SNAX
Proto-Afro-Asiatic: *(ʕa-)ḳVrab- (?)
Meaning: insect
Semitic: *ʕaḳrab-
'scorpion'
Western
Chadic: *kurVb- 'ant'
Central Chadic: *kir(V)bab-
'flea'
Proto-Semitic: *ʕaḳrab-
Afroasiatic
etymology: Afroasiatic
etymology
Meaning: scorpion
Ugaritic: ʕḳrb 'Skorpion'
Hebrew: ʕaḳrāb 'scorpion'
Aramaic: Anc. ʕḳrb 'scorpion'
Judaic Aramaic: ʕaḳrabbā 'scorpion'
Sam. ʕḳrb 'scorpion'
Syrian Aramaic: ʕeḳḳarbā 'scorpio'
Mandaic Aramaic: arḳba 'scorpion'
Arabic: ʕaḳrab- (fem.) 'scorpion',
Geʕez
(Ethiopian): ʕ/ʔaḳrab,
Tigre: ʕarḳäb, ʔarḳäb 'scorpion'
Tigrai
(Tigriñña): ʕǝnḳǝrbit 'scorpione'
Jibbali: ʕaḳréb 'Skorpion' .NODI
akrep ĝir2-tab. SSED.
akrep,
-bi Ar. ¤a®reb
Akreplerden,
sıcak ve nemli yerlerde yaşayan, kıvrık ve kalkık kuyruğunda zehirli iğnesi
olan bir tür böcek (Scorpio). Türkçe
Sözlük
girtablilû : a scorpion-man ;
zuqaqīpāniš :: like a scorpion ;
zuqaqīpu : a scorpion ; AKDI
mulĝir2-tab ("Scorpio", constellation in the night sky).
Akrep takım yıldızı
ĝir2-tab-lu2-ulu3
("Scorpionman"
(Mischwesen); =
girtablullû). SUZE
akrep aqrabum, girtablilum. gir2-tab-ba. SNAX
akrep < Ar. aqreb
aqr
ābu, Ugar ‘qrb, Aram.
‘akrbā akrep, Sür. ‘eqarba,
Eyun. / (skorpios), Fa. ‘aqrab,
İtal. scorpione, İsp. escorpion, İng. scorpion. ŞİMŞEK
ĝirtab wr. ĝir2-tab "scorpion"
Akad. zuqaqīpu. TPSD. Eren
Akrap sözcüğü Sümerce gir-tab kökenlidir ve bütün dillere geçmiştir.
aksam < Ar. aqsām kısımlar < # qsm bölme, paylaştırma < Akad. kismu kesme, bölme, bölüm < Akad. kasāmu kesmek, bölmek, parçalamak. Şimşek
aksam~ Ar. aḳsām أقسام [#ḳsm afˁāl çoğ.] kısımlar < Ar. ḳism قسم . NETS
kısım ~ Ar. ḳism قسم [#ḳsm fiˁl ] bölüm, pay, hisse < Ar. ḳasama قسم böldü, pay etti. NETS
alâ / ali < Ar. daha yüksek, en yüksek
<#’lw yüksek olma < Akad. elu, alum
yükselmek, çıkmak, ortaya çıkmak, doğmak, yüksek, ulu olmak. Şimşek
ali~ Ar. ˁālī عالي [#ˁlw faˁīl sf.] yüksek,
üstün < Ar. ˁalā/ˁaliya علا yüksek
idi, yükseldi. NETS
aleyhisselam, aleykümselam < Ar. ‘alayhi-s-salām
barış (onun) üzerine (olsun). Akad. salāmu, selemu huzurlu, barış içinde olmak,
arkadaş, dost olmak, barış yapmak, barışmak, sağlıklı, sağlam olmak, iyi, hoş
olmak < Süm. silim, salim. Şimşek
alfa ~ Eyun. álpha άλφα Yunan
alfabesinin ilk harfi ~ Fen. alep 1.
sığır, davar, 2. Fenike alfabesinin ilk harfi= Aram. ˀalaph אלף Arami/İbrani
alfabesinin ilk harfi → elif
● Fenike yazısında A harfi öküz başı simgesiyle
gösterildiği için. Karş. Akad.
alpu, İbr. eleph (öküz).
● Fenike yazısı Arami yazısının bir varyantıdır. NETS
alfa Fr. alpha . (I) a. (a'lfa, l ince
okunur) Yunan alfabesinin birinci harfi. Türkçe Sözlük
Bkz;
alfabe, beta, cim, delta, epsilon, gama,
omega, sigma, pi,
Alfa, beta, delta, gama, cim, sigma, omega, pi gibi sözcükler, alfabe harfleri, Akadca, eski Mısırca ile ilişkildir. Eski Yunancaya ve diğer dillere de geçmiştir. İlk yazılı sistem olan Sümerce ile de ilişkildir.
alfabe ~ Fr. alphabet harfler dizisi ~ Eyun. álpha
bēta άλφα
βητα Yunan alfabesinin ilk iki harfi → alfa, beta. NETS
Bkz;
alfa, beta, cim, delta, epsilon, gama, omega, sigma, pi,
alfabe Kop. alpha-beta (Eski Mısır dilinde A-B sesleri) dan alfabe. Önce Batı dillerine, Arap diline geçti. Ar. elifba’dan Tr.ye elifba, Batı
dillerinden 9. Yy.dan sonra Fr. Yoluyla ikincileyin alfabe biçimiyle girdi. İZEY
alim: alim olan . Süm: alim: önemli,
saygın, ağır. mãlikum:danışman
mãliktum: bayan danışman. SNAX
alim-ban-da (“saygın delikanlı”), alim-nun-na (”alim, saygın kişi, saygın prens”
alim ~ Ar ˁālim عالم z [#ˁlm fāˁil fa.] ilim sahibi, bilen,
bilgin < Ar ˁalama علم . bildi. NETS
alkol: Akad. kuhlu. Arapça ( kohl).
~ Fr. alcool mayalı içkilerden damıtma
yoluyla elde edilen kimyasal madde ~ İsp. alcol ~ Ar. al-kuḥlالكحل [#kḥl] göze sürülen sürme, antimon veya kurşun
sülfat < Ar. kaḥala كحل karardı. NETS
alkol mayalı içkilerden damıtma yoluyla
elde edilen kimyasal madde < Fr. Alcool < İsp. Alcol < Ar. al-kuhl
antimon, < Ar. kahala karardı < #khl çok koyu siyah olma Akad guhlu antimon,
(göz) sürme(si), rastık, zift vb. ŞİMŞEK
alkol Fr. alcool. Ar. al-kuul sözcüğü Latinceye bir kimya
kavramı olarak alkhol biçiminde
geçti. Sonra batı dillerine yayıldı.
İZEY
alkali Fr/İng. alkali < Ar. el-qalī
alkali, çamaşır sodası < # qlw
< Ar. el-kuhl antimon < # khl çok koyu siyah olma < Akad. guhlu antimon, göz sürmesi, rastık,
zift. Şimşek
Alkol sözcüğü bütün Dünya dillerine Akadcadan geçmiştir.
Allah / ilah
İbr.
Eloah (tanrı) dan el-ilah / Allah. Mezopotamya dillerinde
tanrı anlamına gelen sözcüklerin çoğu il, ul ile başlar. Akad. Ilu
(tanrı), Babil dilinde il, el. İZEY
allah < Ar. Allah = el (i)lah
ilah
tanrı
elohim
a
name of God in the Bible, c.1600, from Heb., pl. (of majesty?)
of Eloh "God," a word of unknown etymology, perhaps an
augmentation of El "God," also of unknown origin. Generally
taken as singular, the use of this word instead of Yahveh is taken by
biblical scholars as an important clue to authorship in the O.T.,
hence Elohist. ONED
allallu : brave, powerful (god). AKDI
alâ < Ar. a’lâ daha yüksek, en yüksek < # ‘lw yüksek olma < Akad. elû(m), alûm yükselmek, çıkmak, ortaya çıkmak,
doğmak, yüksek, ulu olmak – ali. Şimşek.2004
allah, alu, ulu,
al, . (uluq). alu
(Sümer). (:üstək. yüksək. uca. ali.). ARIN1
allah / ilah
~ Ar. ilāh إلاه [#Alh] tanrı = İbr.ˀelōah אלוה
● Tüm Sami
dillerinde rastlanan ال biçimine karşılık الاه /אלה biçimi 7. yy'dan önce sadece İbranicede kaydedilmiştir. NETS
Allah: bu sözcük, İslam öncesi Araplarda
da vardı. Bunu Kur’an’ın kendisi de belirtir. Arapçada katıksız Arapça olmayan
bir ‘ilah’ sözcüğü var. “Allah” sözcüğü bu sözcükten değişerek oluşmuş
olabilir. Arami-Süryan dilinde “Alaha” aynı anlamdadır. Arap mitolojisini yazanlardan Dr. Muhammed
Abdulmuid Han’ın aktarmasına göre Arami dilinde “Elah” biçiminde ve “Tanrı”
anlamına gelen bir sözcük vardır. Eski Nabati yazıtlarında da “Hallah”
biçiminde bir sözcük var. “Tanrı” nın özel adı gibi kullanılmış
bulunmakta. Prof.Dr. Philip K. Hitti’ye
göre : “İ.Ö. 5.yy.dan kalma Lihyani kitabelerde ‘HLH’ biçiminde pek bolca
görülmektedir. Bu ad, Safa kitabelerinde, İslamdan beş yüzyıl kadar önce,
Hallah biçiminde geçmektedir. Turan
Dursun
ilu
(elu). God, deity,
protective deity, demon, evil spirit, good fortune, image of deity. Akad. TASD
Bkz; Allah, el, elohim, il, ilah, rab, tanrı, ulu vb. gibi isimler Sümerce kaynaklıdır, Akadca’dan diğer dillere geçmiştir.
Kültürel
Karşılaşmalar ve süreklilik:
Akad
: İlu
Kenan: İl
İbrani: El-Elah
Arami: El-Elah
Arap: İl-İlah-Allah
Süryani:Aloho
Babil: Baal
BAAL
İbr. Ba’al
Akad. bēlu(m), bel
Ugarit-finike.
:Ba’lu(m), bel
Samiriye: Bāl
Aramca be’lu
Lat. Belus
Arap. Ba’lu
Eski güney arapça b’l
Etiyopya bā’eli
Efendi,
sahip, koca, kral, tanrı Orhan Gökdemir.
Tanrılar ve Peygamberleri.
ilu u ištaru: ‘ulu/ ilah tanrıça İştar’.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder