tell ~ Ar. tall تلّ #tl höyük, yığma
toprakla yapılmış tepe ~ Aram. tell ~ Akad. tillu
Güneydoğuda
yer adlarında yaygın olarak kullanılan sözcük, arkeoloji terimi olark da kabul
görmüştür. * Akadca sözcük MÖ 3. binyıldan itibaren kaydedilmiştir. NETS
tillu . hill. Hebrew : tell «hill». AKDI
höyük Fr. tell, tumulus . (Mimarlık)
Üzerine tepe biçimi toprak, yığılmış, eski uygarlıklardan kalma mezar. Türkçe Sözlük
höyük, -ğü 1. Tarih
boyunca türlü nedenlerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste
birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapı kalıntılarının gömülü bulunduğu
yayvan tepe. 2. Toprak yığını, küçük tepe. Türkçe Sözlük
temen / temel (Süm.)
temel, kaide. Akad. temennum.
temen "foundation" Akad. temennu.
SSED
temen [TE]: perimeter; foundations;
foundation-charter; foundation platform; a figure on the ground made of ropes
stretched between pegs; excavation (often written te-me-en) [TE archaic
frequency: 199]. SULE, ANSD
temen
wr. temen "foundation" Akad. temennu. TPSD
temen : temel. Akad. temennum. SNAX
temen "Fundament". Akad. temennu. SUZE
temen "Fundament" temennu s. e2-temen-ni2-guru3()
TEMEN (Zeichen ("the Holy Foundation Peg") temen-ku3--si.g sig9 ("to
drive in the sparkling foundation pegs": SUZE
təmən : aşağ. asraka. alt. dib. ətək.
(> damən fars). DLDS
temel : bağam : tekye ağacı, direk,
destek, metanet — Stutze, Säule, Kraft, Grund. ÇAOS
temmēnu (timmēnu , te/i(m)mennu
; [City → Buildings] foundation ,
foundation document: [TEMEN] : base
, foundation of wall . AKDI
tüp توب
asıl, kök, dip, temel, herhangi bir şeyin aslı, kökü, insanın aslı. DVLT
asıl, kök, dip, temel, herhangi bir şeyin aslı, kökü, insanın aslı. DVLT
temmennu
; (temennu, temmenu);
foundation document, inscription, foundation, foundation platform, from on Süm.
Loanword wr. TEMEN (TE). TASD
temel ; Yunanca themélio θεμέλιο temel taşı, kaide << Eyun. themélios (líthos) θεμέλιοσ
(λίθοσ) < Eski Yunanca títhēmi, the- τίθημι, θε- koymak . NETS
temel: İbr. tebel ‘Dünya’nın sulak kısımlarından ayrı, üstünde yaşanabilir kara
kısımları’. Sitchin
temel Rum. a. 1. Bir yapının toprak altında kalan
ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü: 2. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur. En önemli, belli başlı, ana, taban, esas,
asıl, baz: BTSÖ
Temel sözcüğünün kökeni Sümerce’dir. Akadca’ya geçmiş ve oradan yayılmış olmalıdır. BTSÖ’de düzeltilmelidir. Sadece o mu? BTSÖ'de düzeltilmesi gereken çok şey var...
temel ‘bir yapının toprak altında kalan dip duvarları’ < ‘temel’.- Anadolu’nun bir bölümünde temele him adı verilir. Eski türkçede ‘temel’ olarak ul biçimi kullanılır. Eren
temel:
(Themalion), koyma, yerleştirme
temel Rum. 1. Bir yapının
toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü.
2. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur. 3. sf. mec. En önemli,
belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz. 4. mec. Bir şeyin gelişimi
için gereken ilk ögeler. Türkçe Sözlük
temel temel taşı, kaide < Yun. themélio > Eyun. themélios lithos temel, temel taşı, kaide, Nişanyan’a göre tithemi koymak fiilinden <
? Akad. temmenu(m), timmēnu, te/i(m)mennu
temel, tesis, esas < Süm. TEMEN temel, tesis kurma. ŞİMŞEK
temen mu pa3-da nam-lugal-mu. ‘benim adımı ve krallığımı gösteren temel belgeler’ . P448437-36
u4 temen-mu ma-si-ge4-na. ‘benim için temeli yerleştirdiğin/ attığın zaman’. Cyl A. 11-18
temmuz dumu-zi (Süm.);
dumu-zi : ddumu-zi. 12. ay. mart. SNAX
iti
ddumu-zi: calendar month 12 at Umma during Ur III.
itiezen-ddumu-zi:
calendar month 6 at Lagaš during Ur III. ANSD
ddu5-mu-zi ES = ddumu-zi "Dumuzi" ddumu-zi (Monatsname) (Monatsname:
Monat
XII in Umma, Ur III-Zeit) s. ezend
dumu-zi . SUZE
temmuz; Ar. tammūz تمّوز Rumi takvimin beşinci ayı
~ Aram./İbr. tammūz תמוז Arami ve İbrani takviminin dördüncü ayı ~ Akad. tammūz
bir Babil ve Asur tanrısının adı . Sümer Dumu-zi bir tanrı adı. NETS
ddumu-zi (Monatsname). SUZE
temmuz Ar. temm°z
a. Yılın yedinci ayı, orak ayı. BTSÖ
tammuz : Babylonian and Assyrian god
(identified with Adon), probably from Babylonian du'uzu, contraction of Dumu-zi "the
son who rises," also interpeted as "the faithful son.". ONED
thammuz : 1530s, from
Heb. tammuz, tenth month of the Jewish civil year, fourth of the sacred,
covering parts of June and July; also the name of a Syrian deity equivalent to
PhoenicianAdon, whose festival began with the new moon of this month
(cf. Tammuz). ONED
Tammuz; Sümerce Dumuzi’nin Akadcalaştırılmış hali (“yasal” ya da “sadık evlat”); arkaik ve kısmen efsanevi bir egemeni ifade eder; Uruk’un (Erek) çoban-kralı. İnanna/İştar’ın ilk aşığıdır. Yılın bir ayı bu adı taşır (dördüncü ay: Haziran-Temmuz). Bottero.
duʾūzu;
variants : ta'ūzu) [Time → Month] Tammuz, fourth month
(approximately June-July) ; Cf. dûzu
. AKDI
temmuz 7. Ayın adı < Ar. temmūz< Sür. temmūz < Aram. temmūz
< Akad. ..du’ūzu, dûzu, tamuzu, ‘Tammuz’ 4. Babil ayının adı < Süm. DUMUZİ, DAMUZİ bitki tanrısı > İbr. tammuz. Bu kelime Sümer tanrı adı
Dumuzi’den gelmektedir. ŞİMŞEK
temmuz Ar.
temm°z . Yılın yedinci ayı, orak ayı. Türkçe Sözlük
{d}dumu-zi e2-e-am3 ki-am3 u4-zalag-ga. O Dumuzi, it is in(?) the house, a place bright as a day it is. P283740-16
iti {d}dumu-zi-sze3 . until the month “Dumuzi” (12th month). P109319-8
su-ba du5-mu-zi-de3. ‘Çoban Dumuzi’. P429785-23.
tep[-mek], tep: Süm; dub2/tub2: tekmelem,tekme,çifte
atm. dub2:devirm,yenmek,yok
etm,parçalam. SNAX
dub2 1. "zittern, beben";
2. "schlagen" (=
erbeben
lassen). ("to (make) tremble, to
hurl"), zerbrechen. SUZE
tep[mek [ETü] tep- dövmek, vurmak, özellikle ayaklavurmak. [ETü] tepindövünmek. [ETü] tepik tepiş, tekme << ATü. *tēp-● Normal ses evriminde TTü. dep- olması
gerekirken, belki /p/ sesinin etkisiyle ötümsüz önses tercih edilmiştir.
Türevlerde dep- daha yaygındır. [ETü] tüpüle- tepesine vurmak. [KTü] depele- dövmek. NETS
tepe. dul6. tillum.
SNAX
tepe 1. Bir şeyin en üstteki bölümü. 2.
Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası. 3. tkz. Birinin yanı
başı, baş ucu: Tepemde durup canımı sıktı. 4. anat. Başın
üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü. 5. coğ. Yüksekliği
genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer
biçimi6. mat. Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri.
7. mat. İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası.
8. mat. Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle
kesişme noktalarından her biri. Türkçe
Sözlük
tepe [ETü] töpü yükselti,
tepe << ATü. NETS
tel, tepe : edirğan, püşte — Faden, Hügel.
edir
(adr) : tepe, toprak yığındısı. — Hügel. ÇAOS
tepe
1.
‘yüksekliği birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık
yer biçimi’, 2. ‘bir şeyin en üstteki bölümü’ –Az. tƏpƏ, Tkm. depe, TatK. tübe ‘dam,
çatı’, KKlp. töbe, Kzk. töbe, Krg. döbö, töbö, Özb. tepa, Alt., tel, töbö ‘doruk, tepe, yığın, Yak. tebe,
töbö, Çuv. tüpe. Eski Türkçeden başlayarak kullanılır (töpü). Orta Türkçede töpö
‘tepe’ olarak geçer. Eski Kığçakçada
tepe, töpe biçimleri göze
çarpar. Kökenini bilmiyoruz. Türkçeden belli başlı komşu dillere de
geçmiştir. Rumcaya da geçmiştir. EREN
tepe ‘bir şeyin en üstteki bölümü’ =ET. töbü- töpü- töpö, Uyg. töpü, töpi – OT. töpü ‘tepe,
insanın üst baş tarafı’ (DLT). Eski Kıpç. tepe,
töpe
Çağ. tebe.
Tü> belli başlı dillere geçmiştir.
töbe (Doğu
Tü.)
tōpā (Uyg.)
töppe
(Krç-Blk.)
töppö
(Uyg. ‘zirve’)
töbö
(Krg.,Alt.,Tel.,Yak.)
täpä
(Az.)
tepā
(Özb.)
teppe
(Ker.)
tebe
(Bar., Yak.)
tübe
(TatK.)
tüba (Baş.,
TatK.)
depe
(Trkm.)
döbe (Doğu
Tü., Yak.)
döbö (Kırg.)
döwe
(Yak.)
tübe
(TatK., Bşk.)
tüpe
(Çuv.). TUGÜ
tercüman Ar. tercümān çevirmen
< Aram. tūrgēmānā <
Akad. ragāmu(m)
bağırmak, çağırmak, haykırmak, dava açmak, iddia etmek, hak talep etmek. Akad. targumannu(m), turgumammum, targamannum
> Ugar. rgm sözcük >
Ugar. targimiānu tercüman, çevirmen, İbr. targem tercüme etmek, çevirmek, Sür. thargem, Kel. targem, targum çeviri, Yun. drogoûmanos,
drogmandous, Lat. dragumanus, İtal. dragomanno, turcimanno,
İsp. dragoman, drogman, truchiman, trujaman, tercüman, çevirmen, Fr. drogman, turcheman, Port. trugimao.
Batı dillerindeki bu kelimeler yerini giderek Latince kaynaklı diğer kelimelere
bırakmaktadır. Corriente 2003, sh.460’ta kelimenin Hititçe kökenli olduğunu
belirtir ki, bu doğru değildir. ŞİMŞEK
tercüman~ Ar. tarcumān ترجمان #trcm çevirmen ~ Aram. targmānā תרגמנא ~ Akad. targumannu
< Akad. ragāmu
çağırmak, söz söylemek, dava etmek → recm
● Hititçe tarkummiya biçimi
Akadcadan alınmıştır. İbr. targum, Erm. targman թարգման
. Aramcadan alınmıştır. NETS
targumannum.
tercüme etmek. SNAX
tercüman Ar. tercem¥n
a. Çevirmen. Türkçe Sözlük
tercuman
: sözci , söz ehli, tılmac. —
Übersetzer, Dolmetsch. ÇAOS
targumānu a translator ; AKDI
targumu . to translate , to interpret , to
rede , to give an interpretation / rendition of , to construe , to comment / to
gloss ; Cf. targumānu.
AKDI
tercüme ‘(dilden dile) çevirme’ < Ar. tarcama. Akadca targumannu’dan
alınmıştır. EREN
tesis < Ar. üss temel, baz, < # ess temel olma < Akad. uššu(m) temeller, Akad. išdu(m), issu, ištu temel, esas, < Süm. Uš
temel, esas, tesis. ŞİMŞEK
teskere:
taşkarin. taskarinnum. Kutu, sandık, kasa. SNAX
taskarinnu. Boxwood. AKDI
teskere Far. deskere . (te'skere)
esk. 1. Sedye. 2. Yapılarda malzeme taşımak için kullanılan, dört kollu ve
iki kişinin taşıdığı tahta araç.
teskere Tahtadan yapılmış küçük sepet. Kerpiç keserken kullanılan
tahtadan yapılan dört kollu taşıma aracı. Türkçe
Sözlük
teşrin. taşritum. Ekim.7.ay. SNAX
teşrin Ar. teşr³n .
(teşri:ni) esk. Yılın onuncu ve on birinci aylarına verilen ortak ad.
teşrin ~ Ar. tişrīn تشرين Rumi takvimin sekizinci ve dokuzuncu ayları, Ekim ve
Kasım ~ Aram. tişrīn תשרין Arami ve İbrani takviminin
yedinci ayı = İbr. tişrī תשרי. NETS
tašrītu Tishri, seventh month
of the year (approximately September-October). Cf. šurrû
Comparison with other
Semitic languages : Arabic : tīšrīn تِشْرِين «October/November». AKDI
teşrin Rumi takvimde on ve onbirinci ayların
adı olup, birincisine teşrin-i evvel
(eylül), ikincisine teşrin-i sani
(kasım) denir < Sür. < Akad. taşritum
başlangıç, menşe, resmen işe başlama, açılış töreni, Akadcada eylül-ekim
aylarına denk gelen 7. Ayın adı < Akad. şuru,
Asur. şarru(m) başlamak, resmen bir
işe başlamak, açılış töreni yapmak.
Şimşek
tilmiz ~ Ar. tilmīδ تلميذ #tlmδ öğrenci,
çırak ~ Aram. talmīdh תלמיד[#lmd = Akad. talmīdu < Akad. lamādu
öğrenme, talim etme ). NETS
tilmiz Ar. tilm³£ a.
(tilmi:zi) esk. Öğrenci. Türkçe Sözlük
tilmiz öğrenci < Ar. tilmi? Öğrenci, çırak < Aram. talmida < Akad. talmÎdu, talmēdum,
talmittu çırak < Akad. lamadu öğrenmek. ŞİMŞEK
talmīdu school boy , pupil , student ,
disciple. See also : mulammidu *, liginnu, aḫu talmīdu *.
Arabic : tlmīð تلميذ «student, pupil». AKDI
Talmud ..?? Talmud. talmidum. Öğrenci, çırak
timsah dimšah (Süm.); dim3-šah2
timsāḥ Arapça: تمساح #msḥ Nil nehrinde yaşayan
bir sürüngen ~ Kıpti. msāχ
Karş. Sümer./Akad. timşaχ (ayı, belki
“yırtıcı hayvan”). NETS
timsah Ar. tims¥§
a. 1. hay. b. Sürüngenlerden, sıcak bölgelerin akarsularında
yaşayan, kalın derili, uzun kuyruklu, iri bir hayvan (Crocodilus). BTSÖ
dimšah
wr. dim3-šah2 "hippopotamus"
(http://psd.museum.upenn.edu/epsd/nepsd-frame.html).
damšah
[ANIMAL] wr. dam-šah "crocodile?, hippopotamus?" Akad. dabû
dam-šah
crocodile?, hippopotamus? Akad. dabû
"bear".
Note: Sümerian dam-šah
is a rebus representation of Akkadian dabû. TPSD
dim3-şah2 : su aygırı . SNAX
dimšah [BEAR?] wr. dim3-šah
"bear?" Akad. margû
dim3-šah bear? Akad. margû "bear". See ETCSL: dim3-šah2=bear?.
Note: See Sümerian
az [BEAR] wr. az; ĝeš az
"bear; ~ figurine" Akad. asu
dimšah [HIPPOPOTAMUS] wr. dim3-šah2
"hippopotamus"
dim3-šah2
hippopotamus dim3-šah2 . SSED
ì-šah: pig lard ('fat' + 'pig').
dìm-šáh:
bear (the animal) ('sickness demon' ? + 'domestic pig'). ANSD
dimšah [HIPPOPOTAMUS] (N) Base forms:dim3-šaḫ2. Written forms:dim3-šaḫ2.
Normalized forms:dimšah (dim3-šaḫ2). hippopotamus. See ePSD dimšah[hippopotamus]. DCCL
dabû (fem. dabītu) [Animals] bear
Variants : dabbu. Comparison with other Semitic languages : Proto-Semitic : *dubb. Arabic : dubb دُبّ .Syriac : debbā ܕܸܒܵܐ.
Hebrew : dōb דֹּב Ugaritic : db Ge'ez : dǝbb.
AKDI
Etymonu Sümerce : dim-şah / dimšah / dim3-şah2 : timsah'tır.
Bazı kaynaklar tereddütlü bir şekilde 'ayı' olarak gösterseler de, asıl anlamı timsah, su aygırı, crocodil, hipopotam olmalıdır.
timsah Ar. tims¥§. 1. hay. b. Sürüngenlerden,
sıcak bölgelerin akarsularında yaşayan, kalın derili, uzun kuyruklu, iri bir
hayvan (Crocodilus): 2. sf. Bu hayvanın derisinden yapılan. Türkçe Sözlük
timsah
< Ar. timsāh
< Akad. namsuhu, nemšahu
timsah < EMıs. meseh (msH) >
Eyun. (hámpsai)
timsah, Fa. temsahh. ŞİMŞEK
tür ETr. tür, soy, köken. Süm. tur/ dumu soy, döl, oğul, çocuk. İZEY
türbe < Ar. turba(t) toprak, mezar < # trb < Akad. tarbu’t)u, turbu’ttu,
tur(u)bu, turba, tarbu, tarbutu toprak, toz. ŞİMŞEK
türbe Ar. türbe
ölünün gömüldüğü yer, sin, mezar. Türbe sözcüğü Türk diline islam diniyle
geçti, biraz anlam değişikliğine uğrayarak, mezar, üstü örtülü, yüksek,
görkemli biçiminin adı oldu. Türbe, bir yapı türü olarak, müslümanlara
çoktanrıcı inançlardan kalmıştır, islam dininde türbe biçiminde sin yaptırmak
inançlara aykırıdır. İZEY
türbe
: tüke : mezar, kabr — Friedhof, Grab. | tüketaş ,kabr taşı, levha. —
Grabstein. ÇAOS
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder