7 Şubat 2015 Cumartesi

Etimoloji T harfi ile... III

tell ~ Ar. tall تلّ #tl höyük, yığma toprakla yapılmış tepe ~ Aram. tell ~ Akad. tillu 
Güneydoğuda yer adlarında yaygın olarak kullanılan sözcük, arkeoloji terimi olark da kabul görmüştür. * Akadca sözcük MÖ 3. binyıldan itibaren kaydedilmiştir. NETS
tillu . hill. Hebrew : tell «hill». AKDI
höyük   Fr. tell, tumulus . (Mimarlık) Üzerine tepe biçimi toprak, yığılmış, eski uygarlıklardan kalma mezar. Türkçe Sözlük
höyük, -ğü    1. Tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapı kalıntılarının gömülü bulunduğu yayvan tepe. 2. Toprak yığını, küçük tepe.  Türkçe Sözlük

temen / temel   (Süm.)
temel, kaide. Akad. temennum.
temen "foundation" Akad. temennu. SSED
temen [TE]: perimeter; foundations; foundation-charter; foundation platform; a figure on the ground made of ropes stretched between pegs; excavation (often written te-me-en) [TE archaic frequency: 199]. SULE, ANSD
temen wr. temen "foundation" Akad. temennu. TPSD
temen : temel. Akad. temennum. SNAX
temen "Fundament". Akad.  temennu. SUZE
temen  "Fundament"  temennu s. e2-temen-ni2-guru3()
TEMEN  (Zeichen ("the Holy  Foundation Peg")  temen-ku3--si.g  sig9  ("to  drive in the sparkling foundation pegs": SUZE
təmən : aşağ. asraka. alt. dib. ətək. (> damən fars). DLDS
temel : bağam : tekye ağacı, direk, destek, metanet — Stutze, Säule, Kraft, Grund. ÇAOS
temmēnu  (timmēnu , te/i(m)mennu ;  [City → Buildings] foundation , foundation document: [TEMEN] : base , foundation of wall . AKDI
tüp   توب
asıl, kök, dip, temel, herhangi bir şeyin aslı, kökü, insanın aslı. DVLT
temmennu ; (temennu, temmenu); foundation document, inscription, foundation, foundation platform, from on Süm. Loanword wr. TEMEN (TE). TASD
temel ; Yunanca themélio θεμέλιο temel taşı, kaide << Eyun. themélios (líthos) θεμέλιοσ (λίθοσ)  < Eski Yunanca títhēmi, the- τίθημι, θε- koymak . NETS
temel: İbr. tebel ‘Dünya’nın sulak kısımlarından ayrı, üstünde yaşanabilir kara kısımları’. Sitchin
temel    Rum.   a. 1. Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü:   2. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur.  En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz: BTSÖ

 Temel sözcüğünün kökeni Sümerce’dir. Akadca’ya geçmiş ve oradan yayılmış olmalıdır. BTSÖ’de düzeltilmelidir. Sadece o mu? BTSÖ'de düzeltilmesi gereken çok şey var...

temel ‘bir yapının toprak altında kalan dip duvarları’ <  ‘temel’.- Anadolu’nun bir bölümünde temele him adı verilir. Eski türkçede ‘temel’ olarak ul biçimi kullanılır. Eren
temel:  (Themalion), koyma, yerleştirme
temel    Rum.  1. Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü. 2. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur. 3. sf. mec. En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz. 4. mec. Bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler. Türkçe Sözlük
temel temel taşı, kaide < Yun. themélio > Eyun. themélios lithos temel, temel taşı, kaide, Nişanyan’a göre tithemi koymak fiilinden < ? Akad. temmenu(m), timmēnu, te/i(m)mennu temel, tesis, esas < Süm. TEMEN temel, tesis kurma. ŞİMŞEK
temen e2 gibil d[x].’X tanrının  yeni evinin temeli’. P124615-2
u4 temen zi3-da pisan he2-gal2P145615-4
nig2-dab5 temen e2 dšara2P112907-3
temen mu pa3-da nam-lugal-mu. ‘benim adımı ve krallığımı gösteren temel belgeler’ . P448437-36
u4 temen-mu ma-si-ge4-na. ‘benim için temeli yerleştirdiğin/ attığın zaman’. Cyl A. 11-18

temmuz dumu-zi (Süm.);
dumu-zi : ddumu-zi. 12. ay. mart. SNAX
iti ddumu-zi: calendar month 12 at Umma during Ur III. 
itiezen-ddumu-zi: calendar month 6 at Lagaš during Ur III.  ANSD
ddu5-mu-zi  ES =  ddumu-zi  "Dumuzi"   ddumu-zi  (Monatsname) (Monatsname:
Monat XII in Umma, Ur III-Zeit)  s. ezend dumu-zi  . SUZE
temmuz; Ar. tammūz تمّوز Rumi takvimin beşinci ayı ~ Aram./İbr. tammūz תמוז Arami ve İbrani takviminin dördüncü ayı ~ Akad. tammūz bir Babil ve Asur tanrısının adı .  Sümer Dumu-zi bir tanrı adı. NETS
ddumu-zi (Monatsname). SUZE
temmuz    Ar. temm°z  a. Yılın yedinci ayı, orak ayı. BTSÖ
tammuz : Babylonian and Assyrian god (identified with Adon), probably from Babylonian du'uzu, contraction of Dumu-zi "the son who rises," also interpeted as "the faithful son.". ONED
thammuz  : 1530s, from Heb. tammuz, tenth month of the Jewish civil year, fourth of the sacred, covering parts of June and July; also the name of a Syrian deity equivalent to PhoenicianAdon, whose festival began with the new moon of this month (cf. Tammuz). ONED
 Tammuz;  Sümerce Dumuzi’nin Akadcalaştırılmış hali (“yasal” ya da “sadık evlat”); arkaik ve kısmen efsanevi bir egemeni ifade eder; Uruk’un (Erek) çoban-kralı. İnanna/İştar’ın ilk aşığıdır. Yılın bir ayı bu adı taşır (dördüncü ay: Haziran-Temmuz). Bottero.
duʾūzu;  variants : ta'ūzu) [Time → Month] Tammuz, fourth month (approximately June-July) ; Cf. dûzu  .  AKDI 
temmuz 7. Ayın adı < Ar. temmūz< Sür. temmūz < Aram. temmūz < Akad. ..du’ūzu, dûzu, tamuzu,Tammuz’ 4. Babil ayının adı < Süm. DUMUZİ, DAMUZİ bitki tanrısı > İbr. tammuz. Bu kelime Sümer tanrı adı Dumuzi’den gelmektedir. ŞİMŞEK
temmuz    Ar. temm°z . Yılın yedinci ayı, orak ayı. Türkçe Sözlük
{d}dumu-zi e2-e-am3 ki-am3 u4-zalag-ga.  O Dumuzi, it is in(?) the house, a place bright as a day it is. P283740-16 
iti {d}dumu-zi-sze3 . until the month  “Dumuzi” (12th month). P109319-8
su-ba du5-mu-zi-de3.  ‘Çoban Dumuzi’. P429785-23.

tep[-mek], tep: Süm; dub2/tub2: tekmelem,tekme,çifte atm. dub2:devirm,yenmek,yok etm,parçalam. SNAX
dub2 1. "zittern, beben"; 2. "schlagen" (=
erbeben lassen).  ("to (make) tremble, to hurl"), zerbrechen. SUZE
tep[mek [ETü] tep- dövmek, vurmak, özellikle ayaklavurmak.  [ETü] tepindövünmek.  [ETü] tepik tepiş, tekme << ATü. *tēp-● Normal ses evriminde TTü. dep- olması gerekirken, belki /p/ sesinin etkisiyle ötümsüz önses tercih edilmiştir. Türevlerde dep- daha yaygındır. [ETü] tüpüle- tepesine vurmak.  [KTü] depele- dövmek. NETS
tepe. dul6. tillum. SNAX
tepe   1. Bir şeyin en üstteki bölümü. 2. Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası. 3. tkz. Birinin yanı başı, baş ucu: Tepemde durup canımı sıktı. 4. anat. Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü. 5. coğ. Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi6. mat. Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri. 7. mat. İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası. 8. mat. Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri. Türkçe Sözlük
tepe  [ETü] töpü yükselti, tepe  << ATü.  NETS
tel, tepe : edirğan, püşte — Faden, Hügel.
edir (adr) : tepe, toprak yığındısı. — Hügel. ÇAOS
tepe 1. ‘yüksekliği birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi’, 2. ‘bir şeyin en üstteki bölümü’ –Az. tƏpƏ, Tkm. depe, TatK. tübe ‘dam, çatı’, KKlp. töbe, Kzk. töbe, Krg. döbö, töbö, Özb. tepa, Alt., teltöbö ‘doruk, tepe, yığın, Yak. tebe, töbö, Çuv. tüpe. Eski Türkçeden başlayarak kullanılır (töpü). Orta Türkçede töpö ‘tepe’ olarak geçer. Eski Kığçakçada tepe, töpe biçimleri göze çarpar. Kökenini bilmiyoruz. Türkçeden belli başlı komşu dillere de geçmiştir.  Rumcaya da geçmiştir. EREN
tepe ‘bir şeyin en üstteki bölümü’ =ET. töbü- töpü- töpö, Uyg. töpü, töpi – OT. töpü ‘tepe, insanın üst baş tarafı’ (DLT). Eski Kıpç. tepe, töpe
 Çağ. tebe. Tü> belli başlı dillere geçmiştir.
                töbe (Doğu Tü.)
                tōpā (Uyg.)
                töppe (Krç-Blk.)
                töppö (Uyg. ‘zirve’)
                töbö (Krg.,Alt.,Tel.,Yak.)
                täpä (Az.)
                tepā (Özb.)
                teppe (Ker.)
                tebe (Bar., Yak.)
                tübe (TatK.)
                tüba (Baş., TatK.)
                depe (Trkm.)
                döbe (Doğu Tü., Yak.)
                döbö (Kırg.)
                döwe (Yak.)
                tübe (TatK., Bşk.)
                tüpe (Çuv.).   TUGÜ

tercüman Ar. tercümān çevirmen < Aram. tūrgēmānā <
Akad. ragāmu(m) bağırmak, çağırmak, haykırmak, dava açmak, iddia etmek, hak talep etmek.  Akad. targumannu(m), turgumammum, targamannum > Ugar. rgm sözcük > Ugar. targimiānu tercüman, çevirmen, İbr. targem tercüme etmek, çevirmek, Sür. thargem, Kel. targem, targum çeviri, Yun. drogoûmanos, drogmandous, Lat. dragumanus, İtal. dragomanno, turcimanno, İsp. dragoman, drogman, truchiman, trujaman, tercüman, çevirmen, Fr. drogman, turcheman, Port. trugimao. Batı dillerindeki bu kelimeler yerini giderek Latince kaynaklı diğer kelimelere bırakmaktadır. Corriente 2003, sh.460’ta kelimenin Hititçe kökenli olduğunu belirtir ki, bu doğru değildir. ŞİMŞEK
tercüman~ Ar. tarcumān ترجمان #trcm çevirmen ~ Aram. targmānā תרגמנא ~ Akad. targumannu         < Akad.  ragāmu çağırmak, söz söylemek, dava etmek → recm
● Hititçe tarkummiya biçimi Akadcadan alınmıştır. İbr. targum, Erm. targman թարգման . Aramcadan alınmıştır. NETS
targumannum. tercüme etmek. SNAX
tercüman    Ar. tercem¥n  a. Çevirmen. Türkçe Sözlük
tercuman  : sözci , söz ehli,  tılmac. — Übersetzer, Dolmetsch. ÇAOS
targumānu a translator ; AKDI
targumu . to translate , to interpret , to rede , to give an interpretation / rendition of , to construe , to comment / to gloss ; Cf. targumānu. AKDI
tercüme ‘(dilden dile) çevirme’ < Ar. tarcama. Akadca targumannu’dan alınmıştır.  EREN

tesis ~ Ar. taˀsīs تأسيس #ass temellendirme, kurma < Ar.  uss اوسّ temel → üs . NETS
tesis < Ar. üss temel, baz, < # ess temel olma < Akad. uššu(m) temeller, Akad. išdu(m), issu, ištu temel, esas, < Süm. Uš temel, esas, tesis. ŞİMŞEK

teskere: taşkarin. taskarinnum. Kutu, sandık, kasa. SNAX
taskarinnu. Boxwood. AKDI
teskere    Far. deskere . (te'skere) esk. 1. Sedye. 2. Yapılarda malzeme taşımak için kullanılan, dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç.
teskere    Tahtadan yapılmış küçük sepet. Kerpiç keserken kullanılan tahtadan yapılan dört kollu taşıma aracı. Türkçe Sözlük

teşrin. taşritum. Ekim.7.ay. SNAX
teşrin    Ar. teşr³n . (teşri:ni) esk. Yılın onuncu ve on birinci aylarına verilen ortak ad.
teşrin ~ Ar. tişrīn تشرين Rumi takvimin sekizinci ve dokuzuncu ayları, Ekim ve Kasım ~ Aram. tişrīn תשרין Arami ve İbrani takviminin yedinci ayı = İbr. tişrī תשרי. NETS
tašrītu   Tishri, seventh month of the year (approximately September-October). Cf. šurrû
Comparison with other Semitic languages : Arabic : tīšrīn  تِشْرِين «October/November». AKDI
teşrin Rumi takvimde on ve onbirinci ayların adı olup, birincisine teşrin-i evvel (eylül), ikincisine teşrin-i sani (kasım) denir < Sür. < Akad. taşritum başlangıç, menşe, resmen işe başlama, açılış töreni, Akadcada eylül-ekim aylarına denk gelen 7. Ayın adı < Akad. şuru, Asur. şarru(m) başlamak, resmen bir işe başlamak, açılış töreni yapmak. Şimşek

tilmiz ~ Ar. tilmīδ تلميذ #tlmδ öğrenci, çırak ~ Aram. talmīdh תלמיד[#lmd  = Akad.   talmīdu < Akad. lamādu öğrenme, talim etme ).  NETS
tilmiz    Ar. tilm³£  a. (tilmi:zi) esk. Öğrenci. Türkçe Sözlük 
tilmiz öğrenci < Ar. tilmi? Öğrenci, çırak < Aram. talmida < Akad. talmÎdu, talmēdum, talmittu çırak < Akad. lamadu öğrenmek. ŞİMŞEK
talmīdu school boy , pupil , student , disciple. See also : mulammidu *liginnu, aḫu talmīdu *. Arabic : tlmīð  تلميذ «student, pupil». AKDI
Talmud ..?? Talmud. talmidum. Öğrenci, çırak

timsah dimšah (Süm.); dim3-šah2
timsāḥ Arapça: تمساح #msḥ Nil nehrinde yaşayan bir sürüngen ~ Kıpti. msāχ
 Karş. Sümer./Akad. timşaχ (ayı, belki “yırtıcı hayvan”). NETS
timsah    Ar. tims¥§  a. 1. hay. b. Sürüngenlerden, sıcak bölgelerin akarsularında yaşayan, kalın derili, uzun kuyruklu, iri bir hayvan (Crocodilus). BTSÖ
dimšah  wr. dim3-šah2 "hippopotamus" (http://psd.museum.upenn.edu/epsd/nepsd-frame.html).
damšah [ANIMAL] wr. dam-šah "crocodile?, hippopotamus?" Akad. dabû
dam-šah  crocodile?, hippopotamus? Akad. dabû "bear". 
Note:  Sümerian dam-šah is a rebus representation of Akkadian dabû. TPSD
dim3-şah2 : su aygırı . SNAX
dimšah [BEAR?] wr. dim3-šah "bear?" Akad. margû
dim3-šah  bear? Akad. margû "bear".  See ETCSL: dim3-šah2=bear?.
Note:  See Sümerian  az [BEAR] wr. az;  ĝeš az "bear; ~ figurine" Akad. asu
dimšah [HIPPOPOTAMUS] wr. dim3-šah2 "hippopotamus"
dim3-šah2 hippopotamus dim3-šah2 . SSED
ì-šah: pig lard ('fat' + 'pig').
dìm-šáh: bear (the animal) ('sickness demon' ? + 'domestic pig').   ANSD
dimšah [HIPPOPOTAMUS] (N) Base forms:dim3-šaḫ2.  Written forms:dim3-šaḫ2. Normalized forms:dimšah (dim3-šaḫ2). hippopotamus.  See ePSD dimšah[hippopotamus]. DCCL
dabû  (fem. dabītu) [Animals] bear Variants : dabbu. Comparison with other Semitic languages : Proto-Semitic : *dubb. Arabic : dubb  دُبّ .Syriac : debbā  ܕܸܒܵܐ.  Hebrew : dōb  דֹּב Ugaritic : db   Ge'ez : dǝbb. AKDI

 Etymonu Sümerce : dim-şah  / dimšah /  dim3-şah2 : timsah'tır.
Bazı kaynaklar tereddütlü bir şekilde 'ayı' olarak gösterseler de, asıl anlamı timsah,  su aygırı, crocodil, hipopotam olmalıdır.
timsah    Ar. tims¥§. 1. hay. b. Sürüngenlerden, sıcak bölgelerin akarsularında yaşayan, kalın derili, uzun kuyruklu, iri bir hayvan (Crocodilus): 2. sf. Bu hayvanın derisinden yapılan. Türkçe Sözlük  
timsah < Ar. timsāh < Akad. namsuhu, nemšahu timsah < EMıs. meseh (msH) > Eyun. (hámpsai) timsah, Fa. temsahh. ŞİMŞEK

tür ETr. tür, soy, köken. Süm. tur/ dumu soy, döl, oğul, çocuk. İZEY
türbe < Ar. turba(t) toprak, mezar < # trb < Akad. tarbu’t)u, turbu’ttu, tur(u)bu, turba, tarbu, tarbutu toprak, toz. ŞİMŞEK
türbe Ar. türbe ölünün gömüldüğü yer, sin, mezar. Türbe sözcüğü Türk diline islam diniyle geçti, biraz anlam değişikliğine uğrayarak, mezar, üstü örtülü, yüksek, görkemli biçiminin adı oldu. Türbe, bir yapı türü olarak, müslümanlara çoktanrıcı inançlardan kalmıştır, islam dininde türbe biçiminde sin yaptırmak inançlara aykırıdır. İZEY
türbe  : tüke : mezar, kabr — Friedhof, Grab. | tüketaş ,kabr taşı, levha. — Grabstein. ÇAOS

türbe ~ Ar. turba ͭ تربة #trb toprak, kabir → türab  . NETS

Hiç yorum yok: