faraş < Ar. farāş döşek serici, daire hizmetçisi <#frş yaygı yayma, döşek serme < Aram. prāsā yaygı, örtü > Akad.
parāsu(m) yaymak, sermek. Şimşek
faraş< Ar. farāşa ͭ فراشة #frş gece kelebeği, pervane < Ar. faraşa فرش yaydı, açıp serdi. NETS
fark < Ar farq <#frq ayrı olma, ayrışma < Akad parāqu ayırmak, bölmek. Şimşek
fark~ Ar. farḳ فرق #frḳ 1. ayrılma, ayrışma, ayırt etme, 2.
ayrım < Ar. faraḳa فرق ayırdı. NETS
farz yapmak zorunda olunan şey, boyun borcu, müslümanlıkta özür
olmadıkça yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan < Ar fard emir, buyrultu, ödev, dini görev
< Akad parşu(m) kült düzeni, emir,
kural, kanun, dini törenler, gelenek, görenek, adet > parāşu dinsel törenleri, ayinleri veya görevleri yerine getirmek. Şimşek
farz~ Ar. farḍ فرض #frḍ 1. çentik, işaret, 2. din veya yasa
kuralı, ödev, 3. bir akılyürütmede tartışılmaz veri olarak alınan. NETS
fatih fetheden, açan < Ar fātih açan, fetheden < #fth
< Akad petu(m), pata’um açmak < Akad petu, patium, pat’um açık <
Süm. BAD?. Şimşek
fetih, feth < Ar fath açma, bir ülkeyi islamiyete “açma” < Akad petu, pat’um. Şimşek
fatih Arapça ftḥ kökünden gelen fātiḥ فاتح "açan, fetheden" sözcüğünden alıntıdır. NETS
fetih Arapça ftḥ kökünden gelen fatḥ فتح "1. açma, 2. bir ülkeyi İslam egemenliğine açma" sözcüğünden
alıntıdır. NETS
felek ~ Ar. falak فلك #flk 1. çıkrık, çark,
2. yıldızların döner küresi, 3. talih, baht ~ Aram. pelekā פלכא çark, çıkrık = Fen. pelekum yün
eğirme çıkrığı = Akad. palāku dönme,
çevirme )
● Feleğin çarkı deyimi
ilgi çekicidir.
NETS
ferferek : ferfere, çerh-i felek, rüzgyardan
dönen şey, kyâddan yapılma, fırıldak. — Windbeutel, aus Papier verfertigtes
Windrad. ÇAOS
felek, -ği Ar.
felek . esk. 1. Gök, gökyüzü, sema. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht,
şans. 4. Askerî mızıkada zilli bir müzik
aracı. Türkçe Sözlük
palāku
G. to
divide off, demarcate D = G ; ŠD. to have an
allocation of meat divided up N. to be divided up Comparison
with other Semitic languages : Hebrew : pillag פִלַּג «to divide up». AKDI
palāku to draw boundaries, to delimit, to
divide, to draw multiple boundaries. to be marked out, delimited from. Asyyrian Dict.
felek
gök, gökyüzü, dünya,
alem, talih, baht, şans < Ar. falak çıkrık, yün eğirme çıkrığı < #flk
< Aram. pelekā
çark, çıkrık, yün
eğirme çıkrığı < Akad. pilāqqu, pilākku eğirmen, kirmen, iğ, yün eğirme
aleti, ağırşak < Süm. (Gİš.)BAL?. İbr. pelekh, Ugar. plk, Aze. felek, Per . falak, Özb. falak.
ŞİMŞEK
fesih/fesh-~ Ar.
fasχ فسخ #fsχ 1. kol veya
bacağını çıkarma, sakatlama 2. hukuken geçersiz kılma, bir borcu veya
yükümlülüğü ortadan kaldırma < Ar. fasaχa فسخ sakatladı, hukuken geçersiz kıldı = İbr./Aram. #psχ פסח sakat, topal = Akad. pissū. NETS
fesih, fesh Ar. fas¥ (kol ve bacak) çıkarma,
parçalama. Hukuken geçersiz kılma, bir yükümlülüğü ortadan kaldırma < #fs¥ < Akad. pessu, passum topal,
sakat, topallık, sakatlık, aksaklık.
Şimşek
fesih Arapça fsχ kökünden gelen fasχ فسخ "1. kol veya bacağını çıkarma, sakatlama 2. hukuken geçersiz
kılma. NETS
fesih, -shi Ar. fes¬
a. 1. huk. Verilmiş
bir yargıyı kaldırma, bozma: Fesih kararı. 2. Dağıtma, dağıtılma. Türkçe Sözlük
Fırat a-rad: buranun (Süm.) ; (İ7)a-rad : Fırat.
i7 unu2-bi-tar-ra. buranun. purattum. Fırat. SNAX
i7 unu2-bi-tar-ra. buranun. purattum. Fırat. SNAX
Fırat: Akad. purattum, puratte, puratti . TASD.
buranun
: i7.buranun: Akad. purattum. Fırat. SNAX
buranun; kelimesinin Sümerce’den önceki bir
alt dil (substrat)’e ait olabileceği. Landsberger
buranun: Euphrates river (bu5,
'to rush around', + ra, 'to flood, overflow', + nun, 'great, noble'). ANSD
i7(d)buranun "Euphrat".
SUZE
Euphrates . O.E. Eufrate, from Gk. Euphrates, from O.Pers. Ufratu, perhaps from
Avestan huperethuua "good to cross over,"
from hu- "good" + peretu- "ford." But
Kent says "probably a popular etymologizing in O.P. of a local non-Iranian
name" ["Old Persian," p.176]. In Akkadian, purattu.
ONED
buranun:
Euphrates river (bu5,
'to rush around', + ra, 'to flood, overflow', + nun,
'great, noble') . SULE
i7buranun(-na) Euphrates. ESUG
Fırat nehir -
Arab: El-Furât
Yun: Euphrátês
Akad/Asur: Purâtu/Purattu
En
erken MÖ 2. binyıl başlarında Babil ve Asur kaynaklarında görülen Purattu adının aslen Sümerce veya daha
eski bir dilde olması mümkündür. Kürtçe olmadığı muhakkaktır. Nişanyan, Index Anatolicus.
Purattu [buranun] Euphrates. Arabic :
Alfurrāt . AKDI
BURANUN: (BU5 hızla akmak, hızlı hareket etmek + RA taşmak, coşmak, sel gibi akmak, çok bol olmak + NUN büyük, asil. Hur. Puranti, İtal. Eufrate, İsp. Eufrates
purattu Eski Asur’da a-ah İD BURANUN.NA ve
mu-uš-te-em-ki
ma(-a)-tim bi-ri-it İD IDIGNA u ID BURANUN.NA yazılışları ile geçmektedir.
Bugünkü Fırat nehri ile aynı olan bu isim, Sargon öncesi ve Sargon dönemi
metinlerinde, III. Ur’da Buranuna, Eski Babil’de Purattum, M.Ö. II. Bin Suriye metinlerinde Purattu, Hitit’de Puratti,
Orta Asur, Orta Babil’de Purattu, Urartu’da
Puranede, Yeni/Geç Babil’de Purattu, Elam’da Purattu/Upratuş ve Yeni Asur’da Purattu telaffuzlarına sahiptir.İbranca
kutsal kitapta Fırat’ın adı Prat
olarak geçmektedir. Sitchin
Eski
Asurca Metinlerde Geçen Coğrafya Adları. Kuzuoğlu.2007
buranun 150’den fazla metinde geçmektedir ve
EdIII dönemine kadar uzanmaktadır. CDLI
fırat : ilk gelene ait
olan (su) anlamına gelir. Türk Adl.Etim.SÖz.Hadi
Fırat: Babil’deki yerel adı ‘bereket
nehri’ anlamına gelen Arahtu
idi. Beatrice Andre-Salvini. Babil
id2-de3 id2buranun-na id2 dirig-gin7 . ETCSL c.4.07.7-38
gu2 id2buranun-na id2 NA? maḫ? KA ĝal2-la id2 diĝir-re-e-ne. ETCSL c.1.8.2.4-225
X (X)-ba id2buranun-na-ke4? id2 dirig-gin7? ETCSL C.4.07.7
gu2 id2buranun-na id2 NA? maḫ? KA ĝal2-la id2 diĝir-re-e-ne. ETCSL c.1.8.2.4-225
X (X)-ba id2buranun-na-ke4? id2 dirig-gin7? ETCSL C.4.07.7
fırka insan topluluğu, tümüne, siyasi parti < Ar. fırqa(t) bölüm, bölük, bölüntü, grup < Ar. farq < #frq ayrı olma, ayrışma, ayırma < Akad. parāqu ayırmak, bölmek. ŞİMŞEK
fırka hizip, yedi alaydan oluşan askeri
birlik (Fr. Division karşılığı)
~ Ar. firḳa ͭ فرقة #frḳ hizip, bölük,
insan grubu, fraksiyon, parti → fark .
NETS
firka: bölek , guruh, taraf, hisa, başka,
agrica, top, parça, pare. — Abtheilung, Trupp, Stück. ÇAOS
fil < Ar. fil / Fa. pil < Akad. piru(m), pilu, pēru fil >İbr. pil,
Sür. pila,
Fen. pl
fildişi, Aze. fil, Kır. pil, Per. fil, Tac. fil,
Tat. fil,
Özb. fil.
Corriente 2003, s.162’ye göre Sanskritçe pilu’dan. ŞİMŞEK
fil~ Ar. fīl فيل ~ Ofa./Aram. pīl פיל ~ Sans. pīlu पीलु fildişi
● Ayrıca Akad. pilu. Güney
Hindistan dillerinde “fildişi” anlamına gelen bir sözcükten Sanskritçeye ve
Yakındoğu dillerine alınmıştır. Batı dillerinde kullanılan Eyun. eléphas (fil,
fildişi) sözcüğü Mısır kökenlidir. NETS
firar
kaçma, kurtulma, bir
sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması < Ar. firār kaçma < # frr < Akad. parāru(m)
çözmek, kırmak, yerine geçmek, dağılmak, yayılmak, dağılıp gözden kaybolmak. Şimşek
firar Ar. firār فرار #frr kaçış < Ar. farra فرّ kaçtı. NETS
firavun ~ Ar. firˁawn فرعون eski Mısır
hükümdarı ~ Aram. paraˁōn פרעון = İbr.
paraˁōh פרעוה ~ Mıs. prˁō "büyük
hane", hanedan . NETS
Eski Mısır/Akadca’dan geçmiştir
Türkçe Sözlük firavun Ar. fir¤avn
a. 1. tar. Eski Mısır hükümdarlarına verilen unvan. 2. İskambil
kâğıtlarıyla oynanan bir çeşit oyun. 3. mec. Kibirli, suratsız ve
kötü yürekli kimse.
firavun İng. pharaoh .
Eski Mısır hükümdarlarının sanı. Türkçe
Sözlük
fistan ~ Ar. fustān فستان geniş dökümlü
kadınetekliği ~ Aram. *peştā פשתא = İbr. peşet פשת keten kumaş = Akad. piştu keten.● Yun.
foustáni, İt. fustagno biçimleri Arapçadan
alınmıştır. Mısır'daki Fustat kent adıyla birleştirilmesi halk etimolojisidir. NETS
fistan Rum.
a. 1. Tek parça
kadın giysisi. 2. İskoç, Arnavut ve
Yunan erkeklerinin giydikleri kısa, pilili eteklik. Elbise, kadın elbisesi. Türkçe Sözlük
fistan
‘erkeklerin giydikleri
kısa, plili eteklik’. Rumca yoluyla İtalyancadan alındığı anlaşılıyor. İtal. fustagno ‘fustian’ > İtalyancadan Arapçaya da geçmiştir. Ar. fuştān. Balkan dillerince de yaygın olarak
kullanılır. Blg. fustán, Srp. fuštan. Arn. fustan. Balkan dillerinde fustan yanında fusta biçimi de geçer. Farsça fistān Türkçeden geçmiştir. EREN
fitil ~ Ar. fatīl فتيل #ftl burma suretiyle yapılan ip < Ar. fatl فتل burma, ip örme = İbr.
pātīl פתיל örme ip= Akad. patālu kıvırma,
ip örme
● Sami dillerinde
ortak olan sözcüğün nihai kökü muhtemelen Mıs ptr (ip)
biçimine dayanır. NETS
fitil < Ar. fatil burma suretiyle
yapılan ip < Akad. patālu(m), petēlu sarmak, bükmek, sarılmak > pitiltu,
puttulu.
Akad. pitiltu şerit, ip, sicim. Akad. puttulu bükülmüş,
burulmuş, sarılmış. Bul. fitil, Yun. fitili, Per. fatile,
Rom. fitil,
Rus. fitil.
Nişanyan 2007’de kelimenin nihai kökünün Eski Mısır dilindeki ptr
(ip) biçiminden geldiğini belirtir. ŞİMŞEK
fitil Ar. fet³l
a. 1.
Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü
biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ çekici
madde. 2. Derin yaraların tedavisinde,
yara içine salınan steril gazlı bez şeridi.
3. Anüse konulan donmuş yağ kıvamında ve koni biçiminde ilaç. 4. Eskiden
topları ve şimdi lağımları ateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu
madde. 5. Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek
yapılan kabartma yol. 6. Koltuk, sandalye vb. oturulan eşyanın yapımında dikiş
veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit. 7. Yollu bir biçimde dokunmuş kumaş.
8. Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir
iskambil oyunu. 9. esk. 0,0125
gram olan ağırlık ölçü birimi. Türkçe Sözlük
patālu to twine, plait, twist, to be plaited, twisted
.TASD
patālu to entwine , to twist , to wind ; to
twist awry , to pervert , to warp , to distort , to corrupt . AKDI
füru < Ar. fürü #fr’ bir atadan
gelen çocuk ve torunlar < # far’
dallanma, kollara ayrılma < Akad per’u,
perhu, pa’rum, perwu tomurcuk,
sürgün, gelişme çağında olmak, filiz, sürgün. Şimşek
füru Ar. furūˁ فروع # frˁ fuˁūl bir atadan gelen çocuk ve
torunlar < Ar. farˁ فرع faˁl dallanma, alt kollara ayrılma .
NETS
firik (IV) “turfanda” < ferik/firik
III (?) (s. 68). Kelimenin
anlamının nereden geldiğinde tereddüt edilecek bir durum yoktur. Kelime, Tietze’nin de soru işareti yoluyla
gönderme yaptığı ve “olgunlaşmaya başlayan tahıl, çerez olarak yenilen tahıl kavurgası” anlamına gelen ferik/firik’in (< Ar. farîk)
yan anlam kazanmış biçimidir.ANDREAS TIETZE, TARİHİ VE ETİMOLOJİK
TÜRKİYE TÜRKÇESİ LUGATI. (CİLT 2, F-J, WIEN 2009)’NA KATKILAR. Galip GÜNER*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder