14 Şubat 2015 Cumartesi

Gudea Silindir A Kolon VII


(A7.1) lugal-zu en dnin-ĝir2-su2 : Kralın efendi Ningirsu için,
(A7.2) e2-ninnu anzud2mušen babbar2-ra u3-mu-na-da-kur9-re : Anzud (ilahi Fırtına Kuşu), Eninnu’ya girdikten sonra. Parlak Anzud,  ile birlikte Eninnu’ya girdikten sonra/ Kralın efendi  Ningirsu, parlayan İlahi Fırtına Kuşu’ ile birlikte E-ninnu tapınağına girdikten sonra
(A7.3) tur dug4-ga-zu maḫ dug4-ga-am3 šu ba-a-ši-ib2-ti : Senin küçük sözlerin, büyük sözlerin olarak … ulaşılacak küçük bir sözün kudretli bir söz yapılacak
(A7.4) en-na šag4 an-gin7 su3-ra2-ni : Efendinin kalbi, gönlü  gökler kadar / gibi  uzun / büyük
(A7.5) dnin-ĝir2-su2 dumu den-lil2-la2-ka za-ra ma-ra-ḫuĝ-ĝe26-e : Enlil’in oğlu Ningirsu seni tuttu / kiraladı.
(A7.6) ĝiš-ḫur e2-a-na ma-ra-pad3-pad3-de3 : O , onun tapınağının tüm planlarını sana gösterecek.
(A7.7) ur-saĝ-e me-ni gal-gal-la-am3 : (o) Büyük Me’lerin kahramanıdır.
(A7.8) šu ma-ra-ni-ib2-mu2-mu2 : Elinle büyüteceksin..
(A7.9) sipad zid gu3-de2-a : gerçek çoban Gudea,
(A7.10) gal mu-zu gal i3-ga-tum2-mu : büyük/çok şeyler bilir , (bu nedenle) büyüklüğü gerçekleştiriyor/ gerçekleştirecek “
(A7.11) inim dnanše-e mu-na-dug4-ga-aš : Nanşe’nin söylediği sözler üzerine o (Gudea)
(A7.12) saĝ sig ba-ši-ĝar : Başını eğdi.
--------------------------------------------

http://www.razonypalabra.org.mx/N/N70/TASHEVA-Revisado.pdf


E-Ninnu tapınağının planları: Gudea’nın heykellerinden biri onu oturmuş, tablet dizlerinin üstünde, ilahi çizim açıkça görülebilecek şekilde göstermektedir.  Basit görünüşlü zemin planı; ona yedi kat yükselen karmaşık bir zigurat inşa etmek için gereken bilgiyi vermektedir. 1900’de Der Alte Orient’te yazan A.Billerbeck, ilahi mimari talimatların en azından bir kısmını deşifre edebilmiştir. Bu kadim çizime, kısmen hasarlı heykelcikle bile, üst kısmında aralarındaki mesafe arttıkça sayıları azalan dikey çizgiler eşlik etmektedir. Öyle görünmektedir ki, ilahi mimarlar, yedi değişken ölçekte tek bir zemin planı ile, yedi katlı bir tapınak için tam talimatları verebilmişlerdi. Bu plan, bir ziguratı yedi basamaklı bir piramit şeklinde inşa edebilmek için ustaca çizilmiş, yedi parçalı mimari bir plandır. Sitchin

(A7.13) e2 niĝ2-gur11-ra-na kišib bi2-kur2 : Tapınağın mülkü / yapımı  için değişik şeyler/yardımlar gerekli;
(A7.14) ĝiš im-ma-ta-ĝar : Ağaçları getirmek / yerleştirmek,
(A7.15) gu3-de2-a ĝiš-a mu-DU.DU : Gudea ahşaplar…
(A7.16) ĝiš-e mi2 im-e : Ağaçlara dikkat etmek,
(A7.17) ĝišmeš3-e saĝ bi2-sag9 :  Meş ağacı çok yararlı, 
(A7.18) ĝišḫa-lu-ub2-ba tun3 bi2-bar : Meşe ağaçları baltalarla bir kenera kondu.
(A7.19) ĝišgigir za-gin3-še3 mu-na-a-DI : Araba lapis lazuli…için düz yapmak
(A7.20) dur9ur3-bi piriĝ-kaš4-e-pad3-da : Pirigkaşepad eşeği ?
(A7.21) im-ma-ši-la2-la2 : Bunun için sürdürür ?
(A7.22) šu-nir ki aĝ2-ni mu-na-dim2 : Amblemin yerini ölçüp meydana getirmek,
(A7.23) mu-ni im-mi-sar : Onun üzerine adı yazmak, 
(A7.24) balaĝ ki aĝ2-e ušumgal kalam-ma : Sümer ülkesinin yılanının ölçüsünü ayarla. Sümer ülkesinin yılanı davulla/törenle yerleştirilecek.
(A7.25) ĝiš-gu3-di mu tuku niĝ2 ad gi4-gi4-ni : Öğütleri geri döner müzik enstrümanı gibi.. yankılanır ? liri içinde uygun yer..


(A7.26) ur-saĝ niĝ2-ba-e ki aĝ2-ra : Kahraman hediye sever
(A7.27) lugal-ni en dnin-ĝir2-su-ra : Onun kralı, efendi Ningirsu (için)
(A7.28) e2-ninnu anzud2mušen babbar2-ra : E-ninnu içine Anzu ‘yu /ilahi Fırtına Kuşunu
(A7.29) mu-na-da-ku4-ku4 : Sokmak, içeri taşımak…

(A7.30) e2-a ḫul2-la i3-na-ni-kur9 : Tapınağa sevinçle girdi / O sevinçle tapınağın içine  girdi…




Gudea Silindir A Kolon VI


(A6.1) e2-a du3-ba mul kug-ba : tapınağın yapımını o parlak yıldız içinde / Tapınağı onun sana gösterdiği kutsal gezegen ile uyumlu inşa etmen için,
(A6.2) gu3 ma-ra-a-de2 : sana haber verdi / veriyor
(A6.3) 2(MAN)-kam-ma ur-saĝ-am3 a2 mu-gur8 : ikincisi bir kahramandır. O saygılı olan /saygın olan/ güçlü olan..
(A6.4) le-um za-gin3 šu bi2-du8-a : elinde lapis-lazuliden bir yazı tahtası tutan savaşçı,
(A6.5) dnin-dub-kam e2-a ĝiš-ḫur-ba im-mi-sig10-sig10-ge : O tanrı Nindub’dur. Tapınağın planını o (sana) ayrıntılarıyla veriyor/ sana verdiği / gösterdiği Tapınağın planıdır.
Elinde lacivertaşından bir tablet tutan kahraman, tapınağın planını çizen (mimar) tanrı Nindub’dur.

(A6.6) igi-zu-še3 dusu kug gub-ba u3-šub kug si sa2-a : önünde duran kutsal teskere, hazır olan temiz kalıp,
(A6.7) šeg12 nam tar-ra u3-šub-ba ĝal2-la : teskerenin içinde bulunan kaderin tuğlası,
(A6.8) šeg12 zid e2-ninnu ga-nam me-am3 :  herşeyden önce Eninnu’nun gerçek kerpicidir.
(A6.9) ildag2 zid-da igi-zu gub-ba : önünde duran olgun / gerçek kavaktaki
(A6.10) ti-gid2mušen-lu2 a ud mi-ni-ib2-zal-a-eše2 : Tigid kuş adamlarının duyulan çığlıkları  (nedeniyle)
(A6.11) e2 du3-de3 igi-zu u3 dug3-ga nu-ši-ku4-ku4 : tapınağı yapmak için senin gözüne tatlı uyku girmiyor.
(A6.12) anšedur9 a2 zid-da lugal-zak-ke4 ki ma-ra-ḫur-ḫur-a-eše2 : kralın sağında sürekli yeri eşen erkek eşeğe gelince;
(A6.13) ze2-me e2-ninnu-/uš2?\ ni-is-ku-gin7 ki im-ši-ḫur-e : o sensin.  E-ninnu’yu yapmak için (eşek) gibi  yeri eşiyorsun sabırsızlanıyorsun.”
--------------------------------------
Campbell  Batı Mitolojisi;  "Çobanım, dedi tanrıça, senin için rüyanı okuyacağım. Gövdesi yeri ve göğü dolduran, tacı tanrılığını gösteren ve sağında ve solunda iki aslan, yanında İmdugud kuşu duran adam, tanrı, kardeşim Nin-girsu'dur. Sana emri, tapınağı Eninnu'yu inşa etmendir. Şimdi, önün­den yükselen güneş, senin koruyucu tannn Ningizzida idi. Onun yılan formu, güneş gibi dünyadan yükselir. Çivi ve burçların tabletini elinde tutan, düşünüldüğü gibi kendinden geçmiş olan kadın, kızkar-deşim Nisaba idi, sana, tapınağı inşa etmen için uğurlu yıldızlan gösteriyordu. İkinci, savaşçı, lapis lazuli tablet tutan adam, tanrı Nin-dub'du. Sana tapınağın tasarımını gösteriyordu. Ve yüklü hayvan, kralın sağında duran, bu sendin, görevin için hazır.'

(A6.14) na ga-de5 na de5-ĝu10 ḫe2-dab5 : Topladığım / derlediğim fikirleri tut/ dikkate al”.
(A6.15) ĝir2-suki e2 saĝ ki lagaški-še3 ĝiri3-zu ki i3-bi2-us2 : Lagaş’ın baş / üst bölgesi Girsu’daki tapınak senin adımlarınla…
(A6.16) e2 niĝ2-gur11--za kišib u3-mi-kur2 ĝiš u3-ma-ta-ĝar : Farklı, değişik ağaçları tapınağın  hazinesi/ mülkü için yerleştir
(A6.17) lugal-zu ĝišgigir u3-mu-DI : Senin kralının arabasını hazırla/  arabası için yer hazırla tapınakta (İlahi Fırtına Kuşu)
(A6.18) anšedur9ur3 u3-ši-la2 : Genç eşek, dayan,
(A6.19) ĝišgigir-bi kug NE za-gin3-na šu u3-ma-ni-tag : Rafine gümüş ve lapis lazuli ile doku arabayı 
(A6.20) ti mar-uru5-a ud-gin7 i3-e3 : O, yerinden titreyerek ışık gibi / ok gibi fırlar.
(A6.21) an-kar2 a2 nam-ur-saĝ-ka mi2 u3-ma-ni-dug4 : Kahraman,  güçlü Ankar silahına özen, dikkat göster 
(A6.22) šu-nir ki aĝ2-ni u3-mu-na-dim2 : İlahi amblemin / işaretin yerini oluştur. 
(A6.23) mu-zu u3-mi-sar : Adını yaz   /bunun üzerine adını yaz..
(A6.24) balaĝ ki aĝ2-ni ušumgal kalam-ma : Sümer ülkesinin yılanının  ölçüsünü ayarla/ Sümer ülkesinin yılanı davulla / törenle yerleştirilecek.  
Ušumgal: Uşumgal: anlamı yılan, ejderha’dır. Ancak ‘Sümer ülkesinin ejderhası’ mecazi anlamda Ningirsu’nun bir silahını betimler. Ninurta’nın çok sevdiği lir ?

(ušumgal-kalam-ma Selz, CM 7, S. 178 | ("dragon of the land (Sumer)", name of Ningirsu’s harp) ušum(gal)-kalam-ma | Kilmer, RlA 8, 464 | ("Foremost of the Land" or "Great Dragon of the Land", proper name of a balag harp in Gudea; from "serpentine" shape or decoration of a balaĝ´s 'neck'?)) olarak çevrileri de vardır.
(A6.25) ĝiš-gu3-di mu tuku niĝ2 ad gi4-gi4-ni : Öğütleri geri döner müzik enstrümanı gibi.. yankılanır ? liri içinde uygun yer..
(A6.26) ur-saĝ niĝ2-ba-e ki aĝ2-ra : Kahraman  hediye sever. 



 

Gudea Silindir A Kolon V


(A5.1) ad im-dab6-gi4-gi4 : Tavsiyesini / fikrini söyledi. Danışmanlık yapıyordu
(A5.2) 2(MAN)-kam ur-saĝ-ĝa2-am3 : ikincisi / ikinci kişi bir kahramandı . Ardından ikinci bir adam göründü; bir ‘kahramanın’ görünüşüne sahipti,
(A5.3) a2 mu-gur le-um za-gin3 šu im-mi-du8 : o saygılı bir şekilde ve elinde lapis lazuliden bir levha tutuyordu.  Güçle donatılmıştı. elinde laciverttaşından bir tablet tutmaktaydı,
(A5.4) e2-a ĝiš-ḫur-bi im-ĝa2-ĝa2 : o tapınağın planını (onun üzerine) koyuyor/ çiziyor /yerleştiriyordu.
Üstüne bir tapınağın planını çizmişti.
(A5.5) igi-ĝu10-še3 dusu kug i3-gub : önüme o kutsal teskereyi / taşıma sepetini koydu. Önüme bir kutsal taşıma sepeti koydu
(A5.6) ĝišu3-šub kug / si\ ib2-sa2 : ve kutsal tuğla kalıbını doğru olarak yapmak  (için). Bunun üstüne kutsal tuğla kalıbını koydu ve
(A5.7) šeg12 nam tar-ra ĝišu3-šub-ba ma-an-ĝal2 : kaderin tuğlasını o kalıba yerleştirdi. Tayin edilmiş tuğla bunun içine yerleştirilmişti. Önümde büyük bir kap durmaktaydı,
Ve oracıkta, gözlerinin önünde, inşaat işaretleri maddeleşmişti : “bir kutsal taşıma sepeti” ve içine “tayin edilmiş tuğla”nın yerleştirilmiş olduğu bir “kutsal tuğla kalıbı”. 
(A5.8) ildag2 zid-da igi-ĝu10 gub-ba : önümde duran olgun / gerçek  kavaktaki.  Üstüne gündüz gece parıl parıl
ışıldayan tibu kuşu oyulmuştu.
(A5.9) ti-gid2mušen-lu2 a ud mi-ni-ib2-zal-zal-e : Tigid kuş adamlarının çığlıkları duyuluyordu
(A5.10) dur3 a2 zid-da lugal-ĝa2-ke4 ki ma-ḫur-ḫur-e : Bir erkek eşek kralımın sağında yeri sürekli eşiyordu”. Sağımda bir yük katırı çöreklenmişti.
------------------------------------------
Campbell  Batı Mitolojisi;  'O anda güneş önümde doğdu. Bir kadın göründü, kimdi, kim değildi? Bir elinde saf çiviyi tutuyordu, ötekinde gök yıldızlarının ser­gilendiği çamur bir tablet. Kendinden geçmişti, aynı, düşünüldüğü gibi. Ve rüyamda ikinci bir adam göründü, bir savaşçı, elinde, bir ev diagramı çizmiş olduğu bir lapis lazuli tablet tutuyordu. Bana bir kar­maşa sunulmuştu, üstünde alfandan bir tuğla kalıbı ve kalıbın içinde kader tuğlası vardı. Ve kralın sağında yüklü bir merkep vardı.
(A5.11) ensi2-ra ama-ni dnanše mu-na : annesi Nanşe,  şehir beyine yanıt veriyor:
(A5.12) sipad-ĝu10 ma-mu-zu ĝe26 ga-mu-ra-bur2-bur2 : “ey çobanım, rüyanı ben sana açıklamak istiyorum ;
(A5.13) lu2 an-gin7 ri-ba ki-gin7 ri-ba-eše2 : “Onun gök gibi büyük, yer gibi büyük oluşuna göre;
(A5.14) saĝ-ĝa2--še3 diĝir a2-ni-še3 : başına göre tanrı, kanatlarına göre/ gücüne göre
(A5.15) anzud2mušen-eše2 sig-ba-a-ni-še3 a-ma-ru-eše2 : Yarasa, aşağıdaki suya göre tufan oluşuna bakılırsa ve de. İlahi Fırtına Kuşuna , aşağıdaki suya göre tufan oluşuna bakılırsa ve de
(A5.16) zid-da gabu2-na piriĝ i3-nu2-nu2(source: SA4-SA4)-a : sağında ve solunda aslanlar yattığına göre; 
(A5.17) šeš-ĝu10 dnin-ĝir2-su2 ga-nam me-am3 : O, gerçekten benim kardeşim tanrı Ningirsu’dur.
(A5.18) eš3 e2-ninnu-na du3-ba za-ra ma-ra-an-dug4 : o sana tapınağı Eninnu’yu yapmayı söylüyor / emrediyor.
(A5.19) ud ki-šar2-ra ma-ra-ta-e3-a : ufuktan senin için yükselen güneş/ helyak doğuş, 
(A5.20) diĝir-zu dnin-ĝiš-zid-da ud-gin7 ki-ša-ra ma-«ra-da»-ra-ta-e3: senin tanrın Ningişzida’dır. O güneş gibi ufuktan senin için yükseliyor/ helyak doğuş, güneşin ufuktaki noktasını gösteriyor. 
Helyak (Yıllık) Doğuş: Bir yıldızın ya da gezegenin, Güneş'in ardından geçtikten sonra görülebilir hale gelmesidir. Yıldızlar her yıl hemen hemen aynı tarihte Güneş'in ardından geçer ve doğu ufkunda görünür. Bundan dolayı yıllık doğuş olarak da adlandırılmıştır. Ancak gezegenler için bu tarihler değişebilir.
(A5.21) ki-sikil saĝ-ĝa2 e3 ki garadin9 mu-ak : öne doğru gelen genç bayan bir tomar yapıp,
(A5.22) gi-dub-ba kug NE šu bi2-du8-a :  elinde temiz / gümüş  bir kalem tutan
(A5.23) dub mul dug3-ga bi2-ĝal2-la-a : tabletin üzerine gökyüzünün parlak yıldızını çizen ve
(A5.24) ad im-da-gi4-a : sürekli bir şeyler düşünen/danışılan (kişi)
(A5.25) nin9-ĝu10 dnisaba ga-nam me-am3 : gerçekten kızkardeşim Nisaba’dır.  
--------------------------------------------
 Ningişzidda: dnin-ĝiš-zid-da : Enki ile Enlil’ in kız torunu Ereşkigal’in ilişkisinden doğdu. Marduk’ un üvey kardeşi. Eşi Azimua.(Akkadda Belet-şeri). Geştinanna’nın kocası. Mısır panteonunda Toth (Mısır tanrısı Tehuti) .Orta Amerika nun Tüylü Yılan Tanrısı / Quetzalcoatl. Antik Yunan’da Hermes. Erkek kardeşi Marduk tarafından tahttan indirildikten sonra takipçileriyle birlikte Amerika kıtasına gitti.  Ningişzidda’ nın Mısır dilindeki adı, bilim ve bilgi tanrısı Kanatlı Yılan:Tehuti: Toth. Ningişzidda, Gize piramitlerinin gizli planlarının koruyucusu olan Mısır’ın sihirli güçler tanrısı Toth’tan başkası değildir. E-Ninnu’nun planlanması aşamasına bizzat katılması sadece mimari destek vermekten öte bir anlam taşımaktadır. Genetik ve diğer bilimler ustası.
 Nisaba: “bilgelik tanrıçası”, “insanların kulağını açan”, “elli büyük ME’yi elde etmiş olan”, “yedi sayının yazı kalemi” nin sahibi, E.DUB.BA’nın (yazılı Tabletler Evi) hami tanrıçası, “göğün baş yazıcısı, Enlil’in kayıt tutucusu, tanrıların herşeyi bilen bilgesi”, birçok yıldızın hanımı. “başında bir tapınak yapısının, bir ziguratın imgesini taşıyordu.” dört yıldızla belirtilmiştir, ki bu Nisaba’nın sembolüdür. Kocası Haia. Ninurta/Ningirsu’nun üvey kız kardeşi. Nisaba’nın bir kuzeni EREŞ.Kİ.GAL dir. Dişi astronom tanrı. Gudea, Eninnu’nun biçiminin ve parlak taşlarla kaplanmasının “tapınağın planını Enki’den”  “Öğrenme Evi’nde” öğrenen Nisaba tarafından sağlanan bilgilere dayandığını belirtirken bu bağlantıları ima etmektedir. Bu akademi hiç şüphesiz Enki’nin merkezlerinden biriydi ve Mısır, yeryüzü paylaşıldığında Enki ve onun soyuna düşen bölgeydi. Lagaş’ın kutsal mahallesindeki harabelerde gün ışığına çıkartılmış bir tablette ( Şekil: 25) yer alan ve Nisaba’ya adanmış kısa bir ilahi bu tanrıçayı “elli büyük me’yi elde etmiş olan” ve “yedi sayının yazı kalemi”nin sahibi olarak tanımlamaktadır. Bir Asur tabletinde betimlenen Nisaba, başında gerçekten de Gudea’nın belirttiği gibi bir ziguratın imgesini taşımaktadır. Ama bu basamaklı bir yapı değilde düz yüzeyli bir piramidin, bir Mısır piramidinin imgesidir.
Ningişzidda ve Ninurta ilişkisi;
Ningişzidda’nın Sümer ülkesinde kalması ve burada Ninurta ile işbirliği yapması , Tello’da keşfedilen çizimlerde de ölümsüzleştirilmiştir. Soldaki şekil,  Ninurta’nın İlahi Kuş ( imdugud) amlemiyle Ningişzidda’nın yılan sembolünü birleştirir, sağdaki  ise Ninurta’yı bir Mısır sfenksi olarak tasvir eder.  




Nisaba’ya adanmış kısa ilahinin yer aldığı tablet. “birçok yıldızın hanımı, bilgelik tanrıçası, insanların kulağını açan, elli büyük ME’yi elde etmiş olan, yedi sayının yazı kalemi” nin sahibi, E.DUB.BA’nın (yazılı Tabletler Evi) hami tanrıçası, göğün baş yazıcısı, Enlil’in kayıt tutucusu, tanrıların herşeyi bilen bilgesi.
Sağda: Bir Asur tabletinde Nisaba’nın resmedilişi. İlahe üstüne basamaklı izleme konumlarının konduğu bir giriş kapısının içinde gösterilmiş. Bir direğe takılmış ve ve burada Ay’ın hareketlerini takvimle ilişkili amaçlarla izlemek için kullanılan bir hilal olarak belirlenen bir izleme aygıtı tutmaktadır. Ayrıca belirtilen dört yıldız da Nisaba’nın sembolü olduğunu düşündürtmektedir.

Devamı Gudea Silindir A Kolon VI 'da



Gudea Silindir A Kolon IV

(A4.1) nin-a-ni sizkur2 ra2-zu-ni : Sahibesine yalvarış ve dualarını
(A4.2) gu3-de2-a-aš2 kug dĝa2-tum3-dug3-ge šu ba-ši-ti : Gudea’nın isteğini kutsal Gatumdu kabul etti, onayladı
(A4.3) ma2-gur8-ra-na ĝiri3 nam-mi-gub : o gemisine bindi / ayak bastı.
(A4.4) iri-ni niĝin6ki-še3 ma2 mu-ni-ri kar niĝin6ki-na-ke4 ma2 bi2-us2 : Onun şehri Nina’ya, (giderek) gemisini Nina  iskelesine / rıhtımına yanaştırdı.
(A4.5) ensi2-ke4 kisal diĝir sirara6-ta-ka saĝ an-še3 mi-ni-il2 : Şehir beyi (Gudea), Sirara’daki tanrıların avlusunda başını göğe kaldırdı,
(A4.6) ninda ĝiš bi2-tag a sed6 i3-de2 : Ekmek bağışı  yapıp soğuk sular döktü. / kurban etti / adak  (bir kurban ritüeli)
(A4.7) dnanše mu-na-ĝen šudu3 mu-na-ša4 : Nanşe’ye giderek / başvurarak dua etti, niyaz etti şöyle ki;
(A4.8) dnanše nin uru16 nin me dkal-dkal-la : “Nadir / benzersiz , ilahi me’lerin hanımı , güçlü / yüce  hanım Nanşe,
 (A4.9) nin den-lil2-gin7 nam tar-tar-re : Enlil gibi kaderleri tayin eden hanım,
 (A4.10) dnanše-ĝu10 dug4-ga-zu zid-dam : Benim Nanşe’m, senin doğru sözlerin gerçektir / ne diyorsan doğrudur,
(A4.11) saĝ-bi-še3 e3-a-am3 : Öncelikli / üstündür / en mükemmeldir.
(A4.12) ensi diĝir-re-ne-me : Tanrıların rüya yorumcusu,
(A4.13) nin kur-kur-ra-me ama inim-ĝu10 ud-da ma-mu-da : bütün ülkelerin anası olan hanım sözlerim şu: rüyamdaki ;
(A4.14) šag4 ma-mu-da-ka lu2 1(DIŠ)-am3 an-gin7 ri-ba-ni : Gördüğüm rüyada / rüyanın içindeki bir adamdı ; onun büyüklüğü gök gibiydi
(A4.15) ki-gin7 ri-ba-ni : onun büyüklüğü yer gibiydi
(A4.16) a-ne saĝ-ĝa2-ni-še3 diĝir-ra-am3 : başına göre / başlığına göre  o bir tanrıydı

Sümerler tanrılarını göze çarpan boynuzlu başlıklar giyer halde betimlemekteydiler. Solda Ernest De Sarzec tarafından Girsu kazılarında çıkarılan boynuzlu bir başlık taşıyan bir tanrı başı görülüyor. 3.bin yıl başlarına tarihlenmiştir. Boynuz sayısı ne kadar fazlaysa o tanrının gücü ve hakimiyeti de o  kadar fazlaydı. Resimde  5 sıralı boynuzlu başlık muhtemelen Enlil veya oğlu Ninurta / Ningirsu’ yu betimlemektedir. Zira onların rütbe numarası 50' idi.





(A4.17) a2-ni-še3 anzud2mušen-dam : kanatlarına göre Anzu kuşu / silahı İlahi Fırtına Kuşu / onun yanında / altında ilahi Fırtına Kuşu vardı (İmdugud kuşu) / duruyordu. Yanı başında ilahi fırtına kuşu vardı,
(A4.18) sig-ba-a(source: ni)-ni(source: a)-še3 a-ma-ru-kam : Onun gövdesinin alt kısmı, aşağısı kasırga / sel / tufan gibiydi. Ayağının altında tüketici bir fırtına gibi
(A4.19) zid-da gabu2-na piriĝ i3-nu2-nu2 : sağında ve solunda iki aslan çömelmişti.
--------------------------------------

Entemena tarafından, Lagaş’ta bulunan tapınakta tanrısı Ninurta’ya / Ningirsu’ya hediye edilen oyma vazodaki kanatlı İmdugud / Anzud sembolü.
Anzu / Anzud kuşu veya İmdugud kuşu / İlahi Fırtına Kuşu diye çevrilir, ancak tam olarak anlamı “güçlü bir fırtına gibi giden” dir; Ninurta’nın / Ningirsu’nun silahlı bir hava aracıdır. Bu hava aracının amblemi ‘İmdugud kuşu’ dur.

Ninurta / Ningirsu kendisine  Anu ve Enlil tarafından bahşedilen, aralarında 23 metre (beş ayak) kanat açıklığı olan ve ‘İlahi Fırtına Kuşu’ adı takılan bir hava aracına sahipti. Eski çizimler, (soldaki) onu iki kanat yüzeyi kirişlerle desteklenen mekanik bir “kuş” şeklinde tasvir etmektedir; iniş takımlarında –  belki de jet benzeri motorlar için hava çekiş kanalı görevi gören- bir dizi yuvarlak açıklık vardır. Binlerce yıl öncesine ait bu uçak, modern havacılığın eski tip iki-çift kanatlı uçaklarını andırır. Sağdaki çizim 1497 de Leonardo da Vinci tarafından buna benzer yapılan bir taslak çizimdir. Da Vinci’nin insan gücüyle çalışan uçan makine fikrinin kağıda geçirilmiş halidir. Ninurta bu hava aracının da içinde  bulunduğu, özel olarak tasarlanmış koruma odası gerektiren olağanüstü silahların, muhafaza edilebileceği bir tapınağa ihtiyaç duymuştu. Bu amaçla çok daha önceden yapılmış ancak yıkılmış olan E-ninnu tapınağının restore edilmesine ihtiyaç duymuştu. Nitekim tapınak tamamlandıktan sonra bu hava aracı–İlahi Fırtına Kuşu- ve Ningirsu’nun diğer çok önemli silahları ileride görüleceği gibi  tapınağa sokulmuş ve orada korunmuştur.  Gudea’dan 350 yıl kadar önce, Lagaş’ın ilk hanedanlarından Ur-Nanşe de Girsu’nun duvarlarını takviye etmiş ve İmdugud hava aracını çeviren duvarları  kuvvetlendirmesi için Ninurta’dan emir aldığını kayda geçirmiştir.  Sitchin
Gudea’nın önceli olan Ur-Bau da Ningirsu’nun hava aracı platformu için; “toprağı taşa benzeyecek şekilde sıkıştırdı…kili, metal gibi olması için fırınladı” ve İmdugud’un platformunda, “eski toprağı yeni bir temelle değiştirdi” yani uzaklardan getirilen büyük kereste kirişler ve taşlarla temeli sağlamlaştırdı.  
Ur-Bau birçok yazıtından birinde de şöyle der:
Enlil’in kahramanı Ningirsu (için)  ({d}nin-gir2-su   ur-sag kal-ga   {d}en-lil2-la2-ra ) Ninegal’in doğurduğu oğul Lagaş ensisi Ur-Bau (ur-{d}ba-ba6  ensi2  lagasz{ki} dumu tu-da  {d}nin-a2-gal-ka-ke4) onun için mükemmel şeyler yaptı/ortaya çıkardı (nig2-du7-e pa mu-na-e3), Eninnu tapınağını onun anzu-muşeni/ ilahi fırtına kuşu için inşa edip restore etti  (e2-ninnu anzu2{muszen}-babbar2-ra-ni mu-na-du3 ki-be2 mu-na-gi4 ). 
P431927  yazıtında da şöyle denir:
Enlil’in kahramanı Ningirsu (için) [{d}nin-gir2-su ur-sag kal-ga {d}en-lil2-la2-ra], Ninegal’in doğurduğu Lagaş ensisi Ur-Bau [ur-{d}ba-ba6 ensi2 lagasz{ki} dumu du2-da {d}nin-a2-gal-ka-ke4], Nanşe’nin gönülden seçtiği, [sza3-ge pa3-da {d}nansze-ke4],  Ningirsu’nun güç verdiği [a2 szum2-ma {d}nin-gir2-su-ka-ke4], Bau tarafından güzel bir isim verilen (Bau’nun köpeği!) [mu du10 sa4-a {d}ba-ba6-ke4], Enki’nin bilgelik verdiği [gesztu2 szum2-ma {d}en-ki-ka-ke4],
İnanna
’nın sözverdiği adam [lu2 inim-ma se3-ga {d}inanna-ke4], Lugaluru’nun sevgili kölesi [ARAD2 ki-ag2 {d}lugal-uru11{ki}-ka-ke4], Dumuzi-abzu’nun sevdiği [ki-ag2 {d}dumu-zi abzu-ka-ke4], Ben, Ur-Bau [ur-{d}ba-ba6-me], kralım Ningirsu (için) [{d}nin-gir2-su lugal-mu], n arşın bir alanı (derinlik)  çıkarıp, ..toprağı kazdım [ki-gar n kusz3 mu-na-ba-al], toprağı değirmen taşı gibi desteledim [sahar-bi za-gin7 mu-zar-zar], gümüş gibi arındırdım [ku3-gin7 izi i3-la2], geniş bir alanı tohumlar gibi [ninda2-gin7 ki dagal-la bi2-de6], toprağını döndürdüm /değiştirdim [sahar-bi sza3-ba im-szi-gi4], yeni bir temelle [usz-de2-bi mu-ak], onun üzerine 10 arşın yüksekliğinde bir platform inşa ettim [ugux(REC193)-bi-a ki-sa2-a 1(u@c) kusz3-am3 bi2-du3], ve o platformun üzerinde [ugux(REC193) ki-sa2-a-ka], Eninnu’nun İlahi Fırtına Kuşu [için] , yüksekliği 30 arşın olan [e2-ninnu-anzu2{muszen}-babbar2 3(u@c) kusz3-am3], inşa ettim [mu-na-du3], 

(A4.20) e2-a-ni du3-da ma-an-dug4 : Bana onun tapınağını kurmamı emretti.
(A4.21) šag4-ga-ni nu-mu-zu : onun isteğini ben (henüz) anlamadım.”
(A4.22) ud ki-šar2-ra ma-ta-e3 : “Güneş ufuktan benim için yükseldi.  Tam güneş tutulması oldu. Jupiter üstündeki güneş birdenbire ufukta görünmüştü / çıkmıştı,
(A4.23) munus 1(DIŠ)-am3 a-ba me-a nu a-ba me-a-ni : ortaya çıkan bir kadın vardı.  Acaba  o kimdi? Kim değildi o?
(A4.24) saĝ-ĝa2 e3 ki garadin9 mu-ak : öne doğru gelen / çıkan o (kadın) bir tomar / demet / deste / paket yapıyor ve Başında bir tapınak yapısının bir ziguratın imgesini taşıyordu; Bir elinde saf çiviyi tutuyordu,.
(A4.25) gi-dub-ba kug NE-a šu im-mi-du8 : o elinde rafine edilmiş gümüşten bir kalem tutuyordu. Elinde bir kutsal yazı kalemi tutuyordu,
(A4.26) dub mul-an dug3-ga im-mi-ĝal2 : Tabletin üzerine göğün güzel yıldızını / göksel yıldızlar çizdi / yerleştirdi (gök yıldızlarının ser­gilendiği tablet).