naaş < Ar. na’ş ölünün üzerine konduğu platform, tabut < # n'ş kalkma, canlanma, dirilme < Akad.
naşu kaldırmak, yükseltmek, çıkmak,
taşımak. Şimşek
naaş Ar. naˁş نعش #nˁş sedye, tahtırevan, üzerinde cenaze taşınan teskere,
cenazenin kendisi. NETS
nabi/ nebi haberci, haber veren < Ar. nabiy
peygamber < # nwb < Aram. nebiyā, İbr. nābi
< # nb’ çağırma, ilan etme, bildirme < Akad. nabu
çağırmak, adlandırmak, emretmek, buyurmak, karar vermek. Şimşek
nebi Ar. nabī نبى #nbw peygamber ~ Aram. nbiyā נביא = İbr. nābī נבי < İbr/Aram. #nba נבא çağır-ma. NETS
nadas Nişanyan 318’ e göre
Yun. (neatos), Eyun. neatōs nadastaki tarlanın
yeniden işlenmesi < nean
(nadastaki tarlayı) yeniden sürmek < néos yeni. * belki Akad. nidūtu(m) terk, terkedilmiş olma, metruk olma, toprağın işlenmemiş
olması, yıkılmış yerler, ülke < Akad. nadû, nadâum atmak, fırlatmak, vaz geçmek, feda etmek, çöl, redddilmiş,
terkedilmiş. ŞİMŞEK
nadas
~ Yun. neatós νεατός tarlanın
yenilenmek üzere bir yıl boş bırakılması < Eyun. neáō νεάω (nadastaki tarlayı)
yeniden sürmek < Eyun. néos νέος yeni → neo+
Karş. Lat. agros novare.
NETS
nadas
bir tarlayı sürerek bir
veya birkaç yıl dinlenmeye bırakma. < Rumca
‘breaking-up of a fallow land’. EREN
nafta / neft petrolden 100-250 0 C
arasında damıtılan ürün < İng. naphta < Yun. naftas, nafta < Eyun. nafta,
neft, ham petrol < Aram. neptā < Akad. naptu(m). İtal. nafta,
naftalina,
İsp. nafta, Az. neft, Fa. naft, Tat. neft.
ŞİMŞEK
neft ~ Ar. nafṭ نفط petrol, neft yağı ~ Aram. nepṭā נפטא ~Akad. napṭu < Akad. nabāṭu yanmak, parlamak. NETS
napatu (tutuşan taşlar). Sitchin
neft Far. neft. kim. 1. Organik maddelerin ayrışmasından
oluşan tutuşur sıvıların birçoğu. 2. Çoğunlukla boyacılıkta kullanılan, petrol
türevlerinden bir çeşit mineral yağ, neft yağı.
Türkçe Sözlük
napṭu Ì.KUR.RA : , Ì.ḪUL. [Nature → Minerals]
Naphtha. AKDI
naftalin maden kömürü katranından elde edilen ve yünlü giysileri
güveden korumak için kullanılan antiseptik bir hidrokarbon. Uluslararası bir
söz olarak Fr. naphtalin, Alm. naphtalin, İng. naphtaline. Türkçeye
Framsızcadan geçtiği anlaşılıyor. EREN
naftalin Fr/İng. naphtaline petrolden elde edilen
kokulu bir madde ☼ John Kidd, İng. kimyacı (1775-1851). < EYun. Náphth. NETS
nane < Ar. na’na
nane (yörs. Nana) < # n’n’ < Akad. ananihu, nana/iihU nane >İbr. na’na’,
Az. nane,
Fa. na’na’.
ŞİMŞEK
nane ~ Ar. naˁnāˁ نعناع #nˁnˁ nane bitkisi,
mentha = Aram. nānˁā ננעא . NETS
nar1 nu-ur-ma/
nu-ur (Süm.); nar
nu-ur2-ma:
nar, nar ağacı, Akad. nurmum. SNAX
nurma wr. ĝešnu-ur2-ma; gešnu-ur2
"pomegranate" Akad. nurmû.
nu-úr-ma:
pomegranate (tree) (Akad. nurmû,
lurmûm, luriinu; 'fruit'). SULE
nurma wr. ĝešnu-ur2-ma; gešnu-ur2 "pomegranate"
Akad. nurmû. TPSD
nu-ur2-ma Akad. nurmû, lurmû, lurimtu, "Granatapfel(-baum"),
“pomegranate". SUZE
nurma wr. ĝešnu-ur2-ma; gešnu-ur2 "pomegranate" Akad. nurmû ĝešnu-ur2-ma pomegranate Akad. nurmû
"pomegranate". See
ETCSL: nu-ur2-ma=pomegranate.
SSED
nar; ~ Fa. nār/anār نار/أنار nar ağacı ve
meyvası << Ofa. anār.
Muhtemelen bir Hint dilinden alıntıdır. NETS
nar ~ Ar. nār نار #nwr ateş. NETS
nu-ur2-ma nurmû, lurmû, lurimtu
gišNU.UR2.MA
"Granatapfel(-baum)")
("pomegranate") nurmû
"Granatapfelbaum") s.
kuš-nu-ur2-ma, tu7-nu-ur2-ma. SUZE
nrm; nurmum, ‘pomegranate’. a semitic
loanword in Süm. gişnu-ur-ma.
GOOA
(ğišnu-úr-ma: pomegranate (tree) (Akad. nurmû, lurmûm, luriinu;'fruit'). ANSD
nurmu (nurumu); pomegranate tree,
pomegranate from nu-ur-ma. TASD
nurmû a pomegranate ; aban nurmî : a
pomegranate pip Comparison with other Semitic languages : Proto-Semitic :
*rimān. Arabic : rummān رُمَّان Hebrew : rimmōn רִמּוֹן. Ge'ez : romān. AKDI
nurma wr. ĝešnu-ur2-ma; gešnu ur2 "pomegranate"
Akad. nurmû. TPSD
nar Far. n¥r, en¥r
a.
bit. b. 1. Nargillerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu
kırmızı renkte, küçük bir ağaç (Punica granatum). 2. Bu ağacın
kırmızımtırak sarı sert bir kabukla örtülü, içinde çok sayıda kırmızımtırak,
sulu taneler bulunduran yuvarlak yemişi. Türkçe
Sözlük
nurmû a pomegranate ; aban
nurmî : a pomegranate pip ;
Comparison with other
Semitic languages :
Proto-Semitic : *rimān
Arabic : rummān رُمَّان
Hebrew : rimmōn רִמּוֹן
Ge'ez : romān AKDI
nar 1 < Fa. nār/ enā
ar ağacı ve meyvesi <
Ar. rumannāh< Süry .rummānā < Ugar. lrmnt < Akad. lurmum, larimā’u, lurinnu,
lurinu nar, > Akad. nurmû,
nurunu
nar < Süm. NU.UR.MA >
Hit. NU.UR.MA nar. İbr. rimmōn. Şimşek
Nar (meyve) sözcüğü Akadca’dan bütün Sami/Semitik dillere geçmiştir. Akadcaya Sümerce nu-ur- kökünden geçmiştir.
nar 2 < Ar. nār ateş < Ar. nūr
ışık < nwr aydınlık olma,
aydınlanma < Akad. nūru ışık, nawarū parlak olmak, aydınlık olmak. Şimşek
nara < Ar. na’re,
na’ra(t) kükreme, nara < # n’r Akad. nā’eru, nā/h.iru, nē’iru aslan kükremesi < Akad. na’āru(m) kükremek, heybetli ses çıkarmak,
bağırmak, hırlamak > İbr. na’ar
hırıltı, hırıldama. ŞİMŞEK
nara ~ Ar. naˁra ͭ نعرة #nˁr böğürtü, kükreme < Ar. naˁara نعر böğürdü, kükredi . NETS
nazar bakış, görüş, göz atma; uğursuz <
Ar nazar < Ar. nazara
bakma, gözetme, bekçilik etme #nzr < Akad. naşāru(m), bakmak, gözlemek, korumak,
muhafaza etmek, korumak, dikkat etmek. ŞİMŞEK
nazar bakış, Akad. nazaru. Lanetlemek iltifat ~ Ar. naẓar نظر #nẓr bakma, bakış < Ar. naẓara نظر baktı● Ar. #nẓr = Aram. #nṭr נטר = İbr. #nṣr נצר kökleri eşdeğerdir. NETS
nazar : karağay : siyah, hal, göz, ,
bakış, kenar, kayğac bakmak, görüş, garet. — Schwarz; Anblick. Raubzug. ÇAOS
nazarum
lanetlemek. SNAX
nebat < Ar. nebāt tohumdan çıkan her şey, bitki < # nbt tohumdan çıkma, filizlenme, filiz < Akad. inbu, enbu, imhu meyve,
çiçek İbr. ‘enav asma, üzüm, Ugar. ghnab,
Fa. ‘enab. Şimşek
nebat Ar. nabāt نبات #nbt yerden bitme şey, bitki < Ar. nabata نبت bitki bitti, yetişti, filizlendi. NETS
neccar nagar (Süm.) ;
neccar, marangoz, dülger, Akad. nagarum.
nagar
: marangoz, doğramacı, dülger. nagarum. SNAX
lu2nagar:
marangoz. nagarum/naggarum. SNAX
nagar; kelimesinin Sümerce’den önceki bir
alt dil (substrat)’e ait olabileceği. Landsberger
nagar wr. nagar "carpenter"
Akad. nagaru TPSD
nañar:
adze, wood-chisel; carpenter; craftsman (na4, ' s tone ' , + ñír, 'knife') [NAGAR archaic frequency: 168;
concatenation of 2 sign variants]. SULE
naar: adze, wood-chisel; carpenter;
craftsman (na4, 'stone', + ír, 'knife') [NAGAR archaic frequency: 168; concatenation of 2 sign
variants]. ANSD
naggāru a carpenter , a joiner , a sawyer. AKDI
naggaru ; carpenter, from OAkk. On, Süm. NAGAR. TASD
nagar Akad. nagarum. joiner, carpenter". SSED
naĝar "Zimmermann". Akad. nagāru, "carpenter". SUZE
neccar; Ar. naccār نجّار #ncr marangoz,Aram. naggārā נגרא #ngr ~ Akad. nagāru/
naggāru . NAGAR : marangoz, nagarrum Ar. naccār نجّار #ncr marangoz ~ Aram.
naggārā
נגרא
#ngr
~ Akad. nagāru/naggāru ~ Sümer. NETS
neccar doğramacı, marangoz, dülger < Ar.
neccār
doğramacı < Akad. nagāru(m), naggaru < Süm. LU2NAGAR dülger, doğramacı. Şimşek.2004
naggar, nacar gibi kelimeler-bir çok yabancı dillere geçmiştir. Landsberger.pdf
neccar Köken: Ar. Cinsiyet: Erkek
1. Dülger. 2. Marangoz. Türkçe
Sözlük
naggāru a carpenter , a joiner , a sawyer + ;
naggār paši. axe maker. AKDI
neccar ~ Ar. naccār نجّار #ncr marangoz ~ Aram. naggārā נגרא
#ngr ~ Akad. nagāru/naggāru
~ Sümer. NETS
niĝ2 nagar kug-zu dim2-ma-ĝu10. ETCSL c.4.08.25-46
munus zid me-ni me dirig ga nin nagar šag4-ga ETCSL c.1.6.2-412
nagar ĝiškibir2-am3. ETCSL c.6.1.03-164
nefes ~ Ar. nafas نفس #nfs soluk = Aram. naphşā/ npheşā נפשא = Akad. napāşu soluk
alma. NETS
napaşum Pa…ag2.: solumak, nefes
almak, teneffüs
napişum. Nefes, soluk, burun deliği. SNAX
nefes Ar. Nefes. 1. Soluk. 2.
Şifa amacıyla hastaya okunan dua. 3. Sigara, pipo içilirken içe çekilen
duman. 4. mec. Canlılık, hayat
belirtisi. 5. ed. Bektaşi ve
Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir. Türkçe Sözlük
napāšu [PEŠ5 : , PA.AN ]
G. to
breathe ; to be(come) wide D. to let breathe freely ; to
widen Dt. to be enlarged Dtn. to expand everywhere N. to
become easier. AKDI
PEŠ4, PEŠ5, PEŠ6 : solumak, nefes almak. SNAX
nefes < Ar. nafas soluk, < # nfs, Aram. napƏşā soluk alma < Akad. napΚu(m) nefes, teneffüs < Akad. napāšu(m) soluk, nefes almak, açık olmak, ferah olmak > İbr. npş serbestçe soluk alma. ŞİMŞEK
Proto-Semitic : *napiš «soul, life» ruh, hayat
Arabic : nafs نَفْس
Syriac : napšā ܢܲܦܫܵܐ
Hebrew : nǝpǝš
Ugaritic : npš
Ge'ez : nafs
napāšu [PEŠ5 : ,
PA.AN : ] to breathe , to let breathe freely, to expand everywhere;
nefes almak, her yerde genişletmek için, özgürce nefes almasına izin vermek
napaltu/nablatu/napiştu: life-giving, healing
napiştu:life, vigor, vitalty, good health, living beings. Life-giver. TASD
napişu: breath, nefes, soluk. TASD
Nefes sözcüğü Akadcadan, Ugarit,İbranice, Aramca, Arapça vb. Sami dillere geçmiştir. Akadca’ya Sümerce PEŠ4/5/6kökünden geldiği gösterilmiştir.
nehir ~ Ar. nahr نهر #nhr akarsu = Aram. nahrā נהרא = İbr. nāhār נהר = Akad. nahru . NETS
nehir, -hri Ar. nehr a. Irmak. Türkçe Sözlük
nehir < Ar. nahr < # nhr
gürül gürül akma < Akad. nāru(m) ırmak, akarsu, kanal > İbr. nāhār, Ugar. nhr,
Aram. nahrā, Sür. nahra, Fa. nahr. ŞİMŞEK
nehir
: ustan , ırmak,. — Fluss.
Nehir sözcüğü Akadcadan Aramcaya, Ugaritçeye, İbranice, Arapça, Farsça’ya, Türkçeye geçmiş bir sözcüktür.
nektar tanrılara özgü ölümsüzlük içkisi, belli oranda şeker ve glikozla seyreltilmiş meyve özü < Fr. nectar çok leziz içki, meyve veya bal özü < EYun. nektar tanrılara özgü ölümsüzlük içkisi, İbr./ Aram. niqtar tütsü ile kokulandırılmış şarap < İbr. niqtar tütsülenmiş, duman tütmek, tütsülemek. Akad. qatranu katran ağacı, sedir reçinesi < qatāru ateş, tütsü, tütmek, duman, yanık, dumanla isle karartma. Şimşek
nektar Fr. néctar çok
leziz içki, çiçek veya meyve özü ~ EYun. néktar νέκταρ tanrıların ölümsüzlük içkisi ~ İbr/Aram. NETS
nema artış, bereket, faiz, ürem < Ar. namā artma, çoğalma, faiz < Akad/Asur. nemēlum
kazanç, gelir. Şimşek
nemaAr. namāˀ نماء #nmw artış < Ar. namā نما arttı, çoğaldı, bereket buldu. NETS
neng nig (Süm.);
niĝ2 /nig2 .
nig : neng. Nesne, şey, mal. Eşya. Whatsoever,
thing, whatever, everything. STDT
nigname : nemening. Herşey, her ne ise.
Whatever. STDT
ni3 / niğ2 : şey, hepsi. Akad. nimma
şumşu. SNAX
niĝ2 "etwas", "Sache"
. Akad. mimmû. SUZE
niĝ [THING] wr. niĝ2; aĝ2
"thing, possesion; something" Akad. bušu; mimma. SSED.
niĝname
[ANYTHING] wr. niĝ2-na-me;
aĝ2-a-ta-me-a "anything" Akad. mimma šumšu. SSED
neseb Ar. nasab نسب
z #nsb soyağacı, soy, bir kimsenin mensup olduğu aile veya aşiret < Ar. nasaba نسب
bir babaya veya bir soya ait. NETS
neseb Akad. nišutum akrabalık. SNAX
nesil. nişutum. Ni-su.Soy, sülale, akrabalık
nesil, -sli Ar. nesl. 1. top. b. Kuşak:
2. Hayvanlarda döl. Türkçe Sözlük
nesil / nesl
~ Ar. nasl نسل [#nsl] 1. doğurtma, baba olma, 2. soy, döl . NETS
Bkz:
adam, Adem, insan
nikah < Ar. nikah evlenme işlemi, nikah
(#nkh) < Akad. niāku(m), nāku (birisiyle) cinsel ilişkide
bulunmak, cinsel ilişki izni > Akad. nÎku cinsel ilişki. ŞİMŞEK
nikah ~ Ar. nikāḥ نكاح #nkh evlenme
işlemi, nikâh ~ Ofa. nikāh 1.
bakma, 2. birine bakma, gözetme, bakımını üstlenme = Ave. nikātam bakma,
gözetme << İr. *ni-kāθa-
● Arapça sözcük İslamöncesi
Farsçadan alınmıştır. Karş Fa. nigāh (bakma, bakış).
NETS
nisan ~ Ar. nīsān نيسان Rumi takvimin ikinci
ayı ~ Aram. nisān נסן Arami/İbrani takviminin birinci
ayı ~ Akad. nisannu 1. yılın ilk ayı,
2. taze mahsul, turfanda ~ Sümer
● Ay
adı olarak Ur III dönem Sümerce ve Eski Babil dönemi kaynaklarından itibaren
sıklıkla kaydedilmiştir. Chicago Assy. Dict. v. 11/II. 265-266. Süryaniceden
Arapçaya alınan ay adlarından biridir. İbraniceye eski Aramiceden alıntıdır. NETS
nisannum;
1. Ay/nisan. SNAX
nisannu [ITI.BARA2.(ZAG.GAR)
: , ITI.BAR.(SAG.SAG) ]
Nissan, first month
(approximately March-April)
Variants
: Nisaggu, Nisakku, Nisangu, Nisanu, Nissannu, Nissanu
Comparison with other
Semitic languages : AKDI
nisan Ar. n³s¥n. (ni:san) Yılın dördüncü ayı, april. Türkçe Sözlük
nisan < Süry, Ar. nisān(nun) > Akad. nisa(n)nu(m), nisakku,
nisanggu ilk meyve, ürün,
1.Babil ayı < Süm. NISAG ilk
meyve, üzüm > Akad. > İbr. nisā. Akadca’daki 1. Aydır. Şimşek. 2007
nitro+ ~ Fr./İng. nitro- azot ~ Eyun. nítron νίτρον sodyum karbonat (soda)
veya potasyum nitrat (güherçile) ~ Aram. nitrā נתרא ~ Mıs. ntr
● Nitro- (azot)
ve natro- (sodyum) radikallerinin aynı nihai kökten türediğine dikkat
edilmelidir. NETS
nitr- İng. nitr- Azot
içeren kısmı olan bileşiği gösteren ön ek. Türkçe
Sözlük
nitro Fr./İng. nitr(o)- azot Yun. nitron sodyum karbonat, (soda) veya
potasyum nitrat (güherçile), EMıs. ntr, ntrj, niry.t (netyeri).
Mısır’da bir vadinin adı. Akad. nit(i)ru
güherçile, sodyum. İbr. neter,
Ar. natrun / nitrun, Yun. (nitron),
İtal. nitro, İsp. nitro, İng. nitre. Türkçeye batı dillerinden geçmiştir. Batı dillerine de
Yunanca ya da Arapça vasıtasıyla girmiştir.
ŞİMŞEK
Eski Mısır / Akadca’dan geçmiştir.
nur / nu (Süm.) ; nar2, nur, ışık
nur, ışık, nurum.
nu11[ŠIR]: light; fire, lamp; alabaster
[NU11 archaic frequency: 32]..SULE,
ANSD
nūr arapça: نور #nwr ışık. Karş.
Aram. nūrā, Akad. nūru/nīru (ateş). NETS
nu11 : ışık, lamba. Akad. nurum.
SNAX
nīru (n. ; ) light Cf. nawāru.
AKDI
nur : aydın , , zav-i asli, ay ve tün
yâni aylı gece dir, mahitab, ruşen, mubarek baher, ziadar. — Licht, Helle,
Mondhelle, Nacht, Mondschein; leuchtend, glänzend. ÇAOS
ĝiš-nu11 "Licht" . Akad. nūru. SUZE
nūru ; light ; daylight / daybreak ; lamp
; bēt nūri : a lantern ; mukīl nūri : a lamppost ; nūru amāru :to see the light
, to be freed / set free / released from jail ; nūru kullumu : to free ; ina nūru : at dawn ; šā(t) nūru /
šannūri(m) / šannūru : a lamp / lantern ; šāt nūrātum : a lamp ; 2) the shine /
gleam of stones ; 3) (a type of song) ; Cf. nawāru, nuwwurum . Comparison with other Semitic languages : Proto-Semitic : *nūr «fire». Arabic : noor نور .Syriac : nūrā ܢܘܼܪܵܐ «fire» . Hebrew :
nūr נוּר «fire» . Ugaritic :
nr «lamp». AKDI
ni(w)rum ‘shine’. nurum ‘light’. n’r; nurum. Akad. loanword in
Süm. nu-ru. GOOA
iš-nu(11): lamp, light ('tool' + 'light,
fire, lamp'). ANSD
nur < Ar. nūr ışık <nwr aydınlık olma,
aydınlanma < Akad. nūru ışık. < Akad. nawāru(m), namāru parlak olmak, aydınlık olmak. ŞİMŞEK.2004
nar 2 < Ar. nār ateş < Ar. nûr ışık < nwr aydınlık olma,
aydınlanma < Akad. nûu ışık < Akad. nawāru(m), namāru, parlak olmak, aydınlık olmak. ŞİMŞEK
nurum : yaruk. Işık, aydınlık, parlaklık. licht. STDT
Sanskrit
nārā Akkadian nāru. The Language of the Harappans: From Akkadian to
Sanskrit.
nūru ĝešnu [LIGHT] wr. Süm.
nu11; ĝešnu; gešnu2 "light"
Akad. nūru. TPSD
niru light. TASD
nur Ar. n°r. (nu:ru) 1.
Aydınlık, ışık, parıltı, ziya. 2. İlahi bir güç tarafından gönderildiğine
inanılan parlaklık. Türkçe Sözlük
nawāru [ZALAG2 : G. to
be bright, shine ; to be glad, cheerful ; stat. : to be favourable,
excellent D. to make bright, enlighten, illuminate ; to
expose, uncover ; to ignite ; to clarify ; to enlighten
s.o. Dt. to be made bright Š. to make shine, become bright
; to polish; to ignite ; to gladden ŠD = D ; to lighten ; to
gladden N. to brighten (eyes) . AKDI
nūru [ZALAG2 : , IZI.GAR]
light
; daylight / daybreak ; lamp ; bēt nūri : a lantern ; mukīl
nūri : a lamppost ; nūru amāru :to see the light , to be freed /
set free / released from jail ; nūru kullumu : to free ; ina
nūru : at dawn ; šā(t) nūru / šannūri(m) / šannūru : a lamp /
lantern ; : šāt nūrātum : a lamp ; 2) the shine / gleam of
stones ; 3) (a type of song) ; AKDI
nu11 kur-še3 igi sud il2-dam. ETCSL c.2.1.7-778
e2 e2-dul4-la-bi nu11 an-šag4-ge dirig-ga-am3 . ETCSL c.2.1.7-678
Nar/nur (ışık) sözcüğü Akadca’dan bütün Sami dillere geçmiştir. Akadca sözcüğün kökeni Sümerce nu köküdür.
nüsha ~ Ar. nusχa ͭ نسخة #nsχ (yazıda) kopya,
bir kitabın temiz yazılı örneği ~ Aram. nusχā נסחא = Akad. nusχu. NETS
nüsha Ar. nus¬a. 1.
Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerin her biri: Bu yazma eserin üç
nüshası daha var. 2. Gazete, dergi vb.nde sayı. 3. sf. Benzer, aynı, kopya. Türkçe Sözlük
nüsha (yazıda) kopya, bir kitabın temiz
yazılı örneği < Ar. nus¥a bir
yazıyı kopyalama, temize çekme < # ns¥
dikkatle yazma, temize çekme < Aram. nuse¥ā
< Akad. nashum sökülmüş, kopuk bir
tableti kopya etmek, temize öekmek. Şimşek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder