ulu. il2. elu (Akad.) elû (vb. i/i)
G. to go up, rise ; to
arrive, come up ; to result, be produced ; to go upstream ; stat. : to be
high Gt. to go up and
away ; to forfeit sth. (+ina) D. to
raise ; to elevate, extol, praise ; to
take away, remove Dt =
Gt ; to be raised higher than (+ana) Š. [E11 :
] to make
climb, go up ; to
embark (v.t.) ; to bring forward (a witness) ; to bring out (a document) ; [E11
: , NIM :
] to subtract, determine (a root) (Mathematics) ; šum X šūlû to swear oath by X Variants : alû. Comparison with other
Semitic languages :
Proto-Semitic :
ʿalāy
ﻋَﻼَ Arabic : ʿalā
עָלָה Hebrew : ʿālā
Ugaritic : ʿly
Ge'ez : ʿlw
Sumerian il2
is a rebus representation of Akkadian elû.
AKDI
ulu Oulou (Ouluogh) =
Grand. Cf. égyptien ur= grand,
chef; Vieux persan uru=
grand, large;
sumérien gula = id. aku (Afrique) olu=chef; étrusque acolu=id. Dérivé
oulalmaq (ulu olmak) =grandir, croitre. Bedros Keresteciyan
ulu 1. Erdemleri bakımından çok
büyük, yüce 2. Çok yüksek, çok büyük
olan (şey). Türkçe Sözlük
ulu ETü. Uluğ. NETS
Bkz; Allah, ilah, rab,
tanrı, ulu
udu (Süm.) koç. Güneş tanrısı, mukaddes. Türk dili UDUK
(IDUK) mukaddes (Eski Türk) UD öküz;
boynuzlu hayvanlar (Eski Türk) GUDAA-geyik öküz (Tofalar).
GUD
(Süm.) öküz. Olcas
udu "Schaf" . Akad. immeru. SUZE
udu ETr. udu ara, iz, art, geri, uyku, öküz, sığır. İZEY
udu (Süm.) koyun.
utu: güneş, dutu: bir tanrı
um Tr. um/om erek bildiren
kökler. Bunlardan um-om sesleriyle türetilen sözcüklerde bir yere yönelme, bir
yere ulaşma anlamı saklı. İZEY
ummu [AMA ] (n. fem. ; st.
constr. ummi)
mother ; ummu
ālittu : the natural mother; ummi ummi : grand-mother
; : ummī attī : you are (as) my mother ; Babylonian :
of a goddess : ummu bānītī : the mother who created me / shaped
me ; 3) ummu mê : a dragonfly , "a mother of waters" ;
4) sens figuré : the source / the origin , the fountainhead , the
headwaters (?) ; : ummu ṭuppim : the original document (?)
; : ṭuppi ummātim : the document of original (fields ?)
; : ummu [A.ŠÀ.MEŠ ] : the original deed of property ;
5) : accounting ? : total credit (?) ; ummu
nārāti : the headwaters of the river (?) ; 6) part of a plough ;
7) lexical : a quiver ; 8) a stock tree, vine ;
9) : topography : meaning unknown ;
Comparison with other
Semitic languages :
Proto-Semitic
: *ʾimm
Arabic :
ʾumm أُم
Syriac :
ʾimmā ܐܶܡܳܐ
Hebrew :
ʾēm אֵם
Ugaritic : ủm
Ge'ez : ʾǝmm. AKDI
ummu [AMA : ] (n. fem. ; st. constr. ummi). Mother. Comparison
with other Semitic languages :
Proto-Semitic : *ʾimm
Arabic : ʾumm أُم
Syriac : ʾimmā ܐܶܡܳܐ
Hebrew : ʾēm אֵם
Ugaritic : ủm
Ge'ez : ʾǝmm. AKDI
uma / umay Sanskr. Bir tanrıçanın adı. Asya
Türklerinde çocukları koruyan bir tanrıça. İZEY
ummu mother Süm. AMA . TASD
Sanskrit umā, Akkadian ummu. The Language of the Harappans: From Akkadian to
Sanskrit
um :ög. anne, mutter. STDT
Proto-Afro-Asiatic: *ʔVma/*ma(y)
Meaning: mother
Borean
etymology: Borean etymology
Semitic: *ʔu/imm- 'mother'
Berber: *maH
'mother'
Egyptian: mw.t
(pyr) 'mother'
Western
Chadic: *maH- 'mother' (?)
Central Chadic: *ʔama
'mother'
High East
Cushitic: *ʔam- 'mother'
South Cushitic: *ʔam-
'grandmother' 1, 'sister' 2, 'mother' 3, 'girl' 4 (otherwise to No. 81)
Proto-Semitic: *ʔu/imm-
Afroasiatic
etymology: Afroasiatic
etymology
Meaning: 'mother'
Akkadian: umm-
'Mutter' OB [AHw 1416]
Eblaitic: /ʔummum/
[Fronz EL 151] AMOR /ʔi/ummum [Gelb CAAA 14]
Amorite: /ʔi/ummum/
[Gelb CAAA 14]
Ugaritic: um 'madre', pl. umhthm [DLU 34]
Phoenician: [Tomb.
23]
Hebrew: ʔēm 'mother (also father's wife;
grandmother; ancestress)' [KB 61], pl. suff. ʔimmōhēnū, ʔimmōhām
Judaic Aramaic: ʔīmmā
'mother' [Ja 50]
Syrian Aramaic: ʔem(m)-,
pl. ʔemhāt-, ʔemh- 'mater; abbatissa'; ʔemhāy- 'maternus' (adj.) [Brock 23]
Arabic: ʔumm- 'mère', pl. ʔummāt-, ʔummahāt-
("нек-рые считают, что первая форма применяется к животным, вторая - к
людям") [BK 1 50]; (dual) ʔummān- 'les père et mère' [BK 1 50]
Epigraphic South
Arabian: SAB ʔmm 'mother' [SD 5] ʔm-t 'bondwoman, female vassal' [ibid.]
Geʕez
(Ethiopian): ʔǝmm 'mother' [LGz 22]
Tigre: ʔǝm, pl. ʔǝmmat
'mother' [LH 353]
Harari: umma
'grandmother' [LHar 25]
Gurage: MAS GOG
ǝmm, ENN END äm, SOD ǝmmit, GYE ämiyät 'female, mother' [LGur 42]; (all) ǝmmiyä
'big, large'
Mehri: ḥām,
indef. (rare) ʔɛ̄m, hāmē, pl. ḥāmēt 'mother' [JM 5]
Jibbali: ʔum 'big'
Soqotri: ʔaʔam
'big'. NODI
ümmi ▼ <1350 b="" bilmeyen="" nbsp="" okuma="" r.="" yazma="">ummī1350>
اومّى nsb. "anadan doğma", saf,
cahil < Ar. ˀumm اومّ #amm anne (= Aram. ˀemā אמא = İbr. ˀēmאם = Akad. ummu). NETS
ümmi okuma yazma bilmeyen < Ar. ummi anadan doğma saf, cahil < # umm
ana, Aram. emā,
İbr. ‘em < Akad. ummu anne < Süm. AMA (EME4)
ana, anne . ŞİMŞEK
ummanu Akad. (hikmet sahibi kişi). Kürşat Demirci
ümmi Ar. umm³ sf. (ümmi:) esk. Okuyup
yazması olmayan. Türkçe Sözlük
Bkz. abla, aga, ağa,
ahi, ana, anne, baba, ata, dede, ebe,
emmi, mama, pap, ümmet, valide
Urfa Güneydoğu Anadoludaki bugünkü Şanlıurfa <
Ar. Ar-Ruha
< Akad. Urha > Yun. oppa (orra) veya (orrhoa).
ŞİMŞEK. 2007
Urfa il - Merkez - Urfa. Osm: Urfa. A640: El-Ruha. Y300-: Edessa. S300-: Urhay / Urhâ [ Süry "sulak?"
]. Nişanyan
Urfa; Sümerce urşum. Sever.2010
urug (Süm.) kale, şehir, cemiyet. Türk dili URUG şehir, şehir halkı, topluluk. Olcas
uruk Tr. ur’dan ur-uk, uruk soy, döl, kuşak, üreme, oba,
boy. Bu sözcük Sümerce uru ile
bağlantılıdır. İZEY
uru / iri (Süm.) şehir (alum). SNAX
uru (ere, iri)
"Stadt". Akad. ālu.
SUZE
ru (Süm.) kurmak. Türk dili URU kurmak, dikmek (Umum Türk). Olcas
ru2 (Süm.) dikmek, şekil vermek
(pataqum). SNAX
ru2=du3: (a.
"bauen", b. "errichten"). SUZE
umum / amme ?< Ar. ‘umūm genellik, bütünlük, genel, tüm, kamu,
halk < Ar. ‘amma(t) kamu, halk, avam < # ‘mm genel olma, kapsama,
kucaklama, tümünü içerme, Aram. ‘ammā
klan, aşiret, boy <
Akad. ammu(m), hammu(m) halk . ŞİMŞEK
avam
< Ar. ‘awamm sıradan halk < # ‘mm genel, kamu < Akad. ammu, hammum halk. EREN
umum genel, kamuya şamil
bilumum genellikle, genel olarak ~ Ar. ˁumūm عموم #ˁmm 1. bütün olma, içerme, kapsama, 2. genellik, bütünlük, kamu, halk, herkes = Aram. ˁammā עמא klan, aşiret, boy = İbr. ˁām עם halk, kavim = Fen. ˁm. Ar. ˁamm (babanın erkek kardeşi, amca) esasen “akraba, aynı kabileden olan kişi” anlamındadır. NETS
bilumum genellikle, genel olarak ~ Ar. ˁumūm عموم #ˁmm 1. bütün olma, içerme, kapsama, 2. genellik, bütünlük, kamu, halk, herkes = Aram. ˁammā עמא klan, aşiret, boy = İbr. ˁām עם halk, kavim = Fen. ˁm. Ar. ˁamm (babanın erkek kardeşi, amca) esasen “akraba, aynı kabileden olan kişi” anlamındadır. NETS
umum Ar. ām
genel, hep, genel olanlar. İZEY
umum : barca (barıça) : cümle, kamu,
kyafe, heme, hep— das Ganze, die Gesammtheit. ÇAOS
üç üş
(Süm.) üç. Türk dili ÜŞ
(ÜÇ,ÜS,İS) ü. (umum Türk)
eš5: üç/3. SNAX
eš5, eš "drei". Akad. šalāštu.
SUZE
üç: [ETü] üç 3
sayısı << ATü . NETS
eš wr. eš5; eš-a-bi; eš10; am3-mu-uš "three;
triplets" Akad. takšû; šalāš.TPSD
üçüncü , uçargu — Der dritte. uçalası
: üçüsüde. — Alle drei. uçav : üçüde, üç nefer. — Drei
Personen. ÇAOS
u (Süm.) on. Türk dili UN (ON) (umum türk). Olcas
u wr. u9; u "ten" . TPSD
u :
10/on (ešrum), parmak (ubanum). SNAX
ücret ecir/ecr-~ Ar. ˀacr أجر #acr ücret, emeğe
karşılık ödenen şey = Aram. ˀagr אגר ~ Akad. agaru ● Belirli
ücret karşılığında kamu hizmeti yapma olgusu İkinci Babil devleti (MÖ 8-7. yy)
ortaya çıkmış ve MÖ 6. yy'da Pers kralının kurduğu ulak/posta sistemiyle
yaygınlık kazanmıştır. Eyun. ággaros/ággelos (ulak, posta, ücretli kamu hizmeti) Herodotos'a göre
Pers/Fars dilindedir. EFa. *aggar- kaydedilmemiştir; ancak
imparatorluğun resmi yazı dili olan Babil Akadcasından alıntı olduğu
muhakkaktır. NETS
ücret Ar. ecr bir
işin karşılığı, karşılık. İZEY
ecir, -cri Ar. ecr
. a. esk. 1. Sevap. r. 2. Ücret. Türkçe Sözlük
ecir Üzeri tüylü ve tüysüz iki türü olan
bir çeşit hıyar, acur. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
ecir 1. Aşırı güçlük ve sıkıntı. 2. Günah. 3. Öç, öç alma. 4.
Kötü alınyazısı, çile. 5. Yerinde, uygun, doğru. 6. Kısmet, pay. Türkiye Türkçesi Ağızları
Sözlüğü
agaru: to hire, rent. AKDI
ecir/ecr
ücret, emeğe karşı
ödenen şey < Ar. acr ücret < #
cr ücret ödeme, emeğin karşılığını
verme < Aram. agrā < Akad. agāru(m) bir evi, insanı, hayvanı vb.
Kiralamak. ŞİMŞEK
ülfet ~ Ar. ulfa ͭ اولفة #alf alışıklık,
tanışıklık = Ar. alf ألف alışık olma, alışma,
evcilleşme, uyma, bağdaşma = Aram. #ˀlp אלפ alıştırma, evcilleştirme = Akad. ulāpu bağ,
ittifak. NETS
ülfet Ar. ulfet a. esk. 1. Alışma, kaynaşma. 2. Tanışma,
görüşme:. 3. Dostluk, ahbaplık. Türkçe Sözlük
ülfet peyda etmek : gündelmek ,adet, amuhte olmak, razılaşmak,.
— Zur Gewohnheit werden, Entstehen einer Freundschaff. ÇAOS
ümmet ~ Ar. umma ͭ امّة #amm kavim, soy,
özellikle islam toplumu ~ Aram. ˀummtā אומתא kavim, soy ~ Akad. ummātu → ümmi
● Arapça sözcük
nihai olarak “bir anadan doğanlar, soy, aşiret” anlamındadır.
Karş. Ar. umm (ana, anne). Öte yandan karş. millet. NETS
Ummia: uzman profesör. Sitchin
ümmet. Um-mi-a. ummanum. Öğretmen, uzman, bilirkişi, yönetici,
usta, sanatkar. SNAX
ümmet Ar. ummet a. din b. Hz. Muhammed'e inanarak, onun yaptıklarını ve
söylediklerini uygulayarak çevresinde toplanan Müslümanların tümü. Türkçe Sözlük
ümmet < Ar. ümme(t) 1. ulus, kavim, toplum, 2. İslam topluluğu < ^umm yönetme, önderlik etme, < Akad. ummu
anne, ummanu(m) sürü halinde topluluk, kalabalık < ? Süm. AMA (EME4) anne >. Ugar. umt aile, klan ← amme, umum, umumhane
ümmi okuma yazma bilmeyen < Ar. ummi anadan doğma saf, cahil < # umm ana Aram. ‘ema, İbr. ‘em < Akad.
ummu
anne < ? Süm. AMA (EME4) ana, anne
Ümmiye anneye ait, anneyle ilgili. Ümmühan, hükümdar anası. Şimşek.2007
Bkz. abla, aga, ağa,
ahi, ana, anne, baba, ata, dede, ebe,
emmi, mama, pap, ümmü, valide
üs/üss-
~ Ar. ˀuss اوسّ #ass 1. temel, baz, esas, 2.
matematikte bir sayının üssü = Aram. ˀuşşā אוששא #awş temel, baz,
esas = Akad. uşşu. NETS
üs,
-ssü Ar. uss
(I) a.
mat. Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı
kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5
ise tabandır. Türkçe Sözlük
üs,
-ssü Ar. uss
(II) a. 1. esk. Kök, asıl, temel, esas. 2. Bazı görevleri
yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım
yerleri, servis alanları olan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer. .
3. ask. Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü
gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge. Türkçe
Sözlük
üs/üss- < Ar. uss temel, taban
matematikte bir sayının üssü < #’ss temel olma < Aram. ‘ušša (#’ws)
temel, baz, esas < Akad. išdu(m) e/ušdu(m), ildu, irdu, issu, ištu temel, esas < Akad. ušš(m)
temel(ler), < Süm. UŠ8 temel, baz, esas,
tesis (Militarev, Database No 2210) >
İbr. šēt
temel ← esas, müesses, müessese, tesis. ŞİMŞEK
üs Ar. üss
dip, taban, temel. İZEY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder