21 Şubat 2015 Cumartesi

Gudea Silindir A Kolon XXIV


(A24.1) gu3-de2-a en dnin-ĝir2-su-ke4 : Efendi Ningirsu Gudea için
(A24.2) nam dug3 mu-ni-tar : iyi bir kader biçmiştir/vermiştir
(A24.3) na-ba mu-še3 im-ma-sa4 : O (taş)  a (onu) isim olarak verdi, o stele ad olarak verildi /adlandırıldı
..olarak adlandırıldı(A24.4) na a-ga dba-u2-ka bi2-du3-a : Bau’nun arka odasına dikilen taş/ stele
(A24.5) e2-ninnu igi an-na-ke4 zu : "Eninnu, An’ın bildiği yüz
(A24.6) dba-u2 zi-šag4-ĝal2 gu3-de2-a : Gudea’ya hayat veren Bau"
(A24.7) na-ba mu-še3 im-ma-sa4 : O (taş)  a (onu) isim olarak verdi, o stele ad olarak verildi /adlandırıldı. Stele o isim verildi..
(A24.8) e2 lugal-na zid-de3-eš2 mu-du3 : kralının tapınağında onu içtenlikle yaptı.  O efendisine doğru bir şekilde tapınak inşa etti
(A24.9) sipad zid gu3-de2-a an ki im-da-mu2 : gerçek çoban gudea onu gök ve yer ile birlikte geliştirdi / büyüttü.


Ziguratın inşaatı tamamlandıktan ve tapınak terası biçimlendirildikten sonra Gudea’nın üstlendiği ilk görev: Bu görev dikkatle seçilmiş yedi yere yedi dik taş sütunun dikilmesiydi. Yazıtta Gudea’nın bunları sağlamca dikilmesini sağladığı belirtilir, “onları bir temele oturttu, onları kaideler üstüne dikti.”
Steller (dik duran taşlar) çok önemli olmalıydılar çünkü Gudea dikmelerin yontulup biçimlendirildiği kaba taş blokları uzak bir yerden Lagaş’a getirmek için neredeyse bir yıl harcamıştı. Ama sonra, çalışmanın hiç durmaksızın, dinlenmeksizin tam yedi gün boyunca sürdürüldüğü telaşlı bir gayretle yedi stel uygun yerlere dikilmişti.  Verilen bilginin düşündürttüğü gibi yedi stel bir tür astronomik hiza içinde yerleştirildilerse, o zaman bu hızın nedeni anlaşılabilir çünkü onları dikmek daha uzun zaman alsaydı gök cisimleri ile doğru hizalanmamış olacaklardı.
Stellerin ve konumlarının önemini belirleyen şey Gudea’nın bunların her birine stelin konumuyla ilişlili olduğu açık, uzun bir cümleden oluşan bir “ad” vermiş oluşudur (örneğin, “ulu terastaki”, “nehir kenarındaki kapıya” bakan veya “Anu’nun türbesinin tam karşısında” olan bir diğeri). Yazıt “yedi stelin” şüphe götürmez bir şekilde o telaşlı yedi gün içinde “dikildiğini” belirtmekte olmasına rağmen yalnızca altı yerin adı verilmiştir.  Biriyle, muhtemelen yedinci stelle ilgili olarak yazıt “doğan güneşe doğru dikildi” demektedir. O zaman dek ilahi talimatlardan başlayıp Ningişzidda tarafından köşe taşının konulmasına kadar Eninnu’nun gereken yönlendirmeleri çoktan sabitlenmişti; tapınağın yönlendirilmesi için ne altı ayrı yere dikilen stel ne de “doğan güneşe doğru dikildi” denilen yedincisi gerekiyordu. Daha farklı bir amaç sözkonusu olmalıydı; tek mantıklı sonuç bunların Ekinoks Gününü (yani yeni yıl) belirlemenin dışındaki gözlemlerle, stelleri tedarik edip biçimlendirmeye ve sonra da onları telaşla dikmeye harcanan büyük çabaları haklı çıkaran sıra dışı özellikte astronomi-takvim bağlantılı gözlemlerle ilgiliydiler.
Bu dikme taş sütunların muamması, diyelim ki “doğan güneşe doğru bir izleme çizgisi oluşturmak için iki tanesi yeterliyken niçin bu kadar çok sayıda sütun dikilmişti?” sorusuyla başlar. Yazıtta yerlerine birer ad verilen altı stelin Gudea tarafından “bir çember içinde” dikildiğini okuduğumuzda bulmaca iyice inanılmaz hale gelmektedir. Gudea kadim Sümer’de neredeyse beş bin yıl kadar önce bir taş çember oluşturmak üzere stelleri mi kullanmıştı?


Falkenstein’a göre [DieInschriften Gudeas von Lagash (Gudea ve Lagaş’ın Yazıtları)] Gudea’nın yazıtı bir bulvar veya patikanın –tıpkı Stonehenge’teki gibi- kesintisiz bir görüş çizgisi sağlayabileceğini belirtmektedir. Lagaş’taki yeni Eninnu’nun Ninurta tarafından Stonehenge’in gerçekten bir taş çember haline geldiği aynı tarihlerde sipariş edilmesi ve bu yapının Mısır piramitlerinin cephe kaplamasını taklit  ediyor olması Stonehenge’ bilmecesinin çözümünde büyük bir ipucudur. 

Gudea “doğan Güneşe bakan” stelin “yüksek konuma giden yol” denilen patikanın veya bulvarın bir ucunda olduğunu yazmıştır. Bu yolun diğer ucunda ise Şugalam, yani “kimin muhteşemliğinin büyük olduğunu belirleyen yer, parlaklığın ilan edildiği yer”, yani menfez veya belirleme yeri  vardı. Falkenstein’a göre ŞU.GALAM terimi “elin kaldırıldığı yer”, bir işaretin verildiği yüksek yer anlamına gelmektedir. Gerçekten de Silindir A daki yazıt “Şugalam’ın parlak girişinde, Gudea elverişli bir imge yerleştirdi; doğan güneşe doğru, belirlenen yere, güneşin amblemini tespit etti” diye iddia etmektedir. Sitchin

(A24.10) ud-sakar gibil-gin7 men bi2-il2 : Yeni ayın hilaline benzeyen bir taç gibi yükseltti /kaldırdı.
(A24.11) mu-bi kur-šag4-še3 : ismi ülkenin  kalbi/ odak noktası, merkezi olarak,
(A24.12) pa bi2-e3 : Parlamasına müsaade ederek belirginleşti.   


Gudea steller ile ilgili kısmın ardından “yeni Ay için taca benzeyen çemberi” tarif etmeye koyulur.; bu öylesine eşsiz bir taş  yerleşimidir ki, “dünyanın ortasındaki adını Gudea ışıltıyla ortaya çıkmasına sebep olmuştu.” Bu ikinci çember “yeni ay için yuvarlak taç” şeklinde düzenlenmişti ve “bir şebekedeki kahramanlar gibi” dikilen on üç taşı içermekteydi.

Girsu’daki taş çemberler ayrıca güneş ve ay çevrimlerini bağlantılandırmak üzere çark gibi birbirine geçmiş, taştan yapılma takvimlerin ilk örneğiydi. .. Lagaş’ın Girsu’sunda taştan yapılma bir güneş-ay bilgisayarının işletilmeye başlandığı açıktır. Sitchin

(A24.13) gu3-de2-a e2 dnin-ĝir2-su-ka : Gudea Ningirsu’nun tapınağını
(A24.14) dutu-gin7 dugud-ta ba-ta-e3 : Utu gibi buluttan çıkıp/çıkan  geceden çıkan Utu gibi/güneş gibi
(A24.15) ḫur-saĝ za-gin3-na-gin7 mu-mu2 : lapis lazuliden bir dağ gibi büyüttü
(A24.16) ḫur-saĝ nu11 babbar2-ra-gin7 : beyaz kaymaktaşından bir dağ gibi
(A24.17) u6 di-de3 ba-gub : Hayran olunacak şekilde yaptı.
(A24.18) dub-la2-bi am-gin7 mu-šu4-šu4 : Kale kapısında boğa /vahşi öküz gibi düşünülmüş, yapılmış / Kapısında vahşi boğa gibi bekleyen
(A24.19) ušum-bi ur-maḫ-gin7 šu-ba bi2-nu2-nu2 : Savaşçı /kahraman  aslanlar gibi  ellerinin üzerinde uzanan /yayılan/pençeleri üzerinde çömelmiş 

Gudea yazıtları, Gudea’nın Eninnu tapınağında sfenksler konuşlandırdığını açığa çıkarmaktadır; yazıtlarda özellikle “korku aşılayan bir aslan” ve “aslan gibi çömelmiş kocaman bir vahşi öküz” den söz edilmektedir. .. Bizzat Ninurta /Ningirsu’ yu çömelmiş bir sfenks olarak betimleyen bir heykel Lagaş’taki Girsu harabeleri arasında bulunmuştur. 




(A24.20) gi-gun4-bi ab-zu-gin7 ki sikil-e bi2-mu2 : Abzu gibi temiz bir yerde büyüyen teraslı kulesi /gigunası
(A24.21) urin-bi taraḫ kug abzu-gin7 : amlemi /işareti Abzu gibi/ Abzu’daki gibi  parlayan /ışık saçan dağ keçisi
(A24.22) si ba-mul-mul : uygun /düzenli parıldayan/ışıldayan
(A24.23) ud-sakar gibil an-na gub-ba-gin7 : yeni ayın hilali gibi  göğe yerleştirilen
(A24.24) gu3-de2-a e2 dnin-ĝir2-su-ka : Ningirsu’nun tapınağını Gudea,
(A24.25) u6 di-de3 ba-gub : Hayran olunacak şekilde yaptı.
(A24.26) e2-a dub-la2-bi šu4-šu4-ga-bi : tapınakta kale kapısında 
(A24.27) la-ḫa-ma abzu-da šu4-ga-am3 : Abzu’daki  gibi  / duran düşünülen lahama tanrılar ..

Gudea Silindir A Kolon XXV


Hiç yorum yok: