(A19.1) iri-ni ki lagaški-e si11-le2-a : Onun şehri Lagaş bölgesi neşelendi.
(A19.2) ud mu-di3-ni-ib2-zal-e : günlerini (huzur içinde) geçirdiler.
(A19.3) u3-šub mu-dub2 šeg12 ḫad2-de3 ba-šub : Tuğla kalıptan tuğla kuruyup düşünce/ dökülünce,
(A19.4) ka-al im aga3-ri2-na-ba-še3 : ..kili..
(A19.5) igi zid ba-ši-bar : içtenlikle gözden geçirdi
(A19.6) ŠIM×PI ḫa-šu-ur2 šembulugx(ŠIM×UḪ3)-a :Selvi ağacından yapılmış.. kokulu ..
(A19.7) saĝ im-
(A19.8) šeg12 u3-šub-ba mi-ni-ĝar-ra-ni :Kalıba tuğlayı koydu.
(A19.9) dutu im-da-ḫul2 : Utu mutlu oldu
(A19.10) aga3-ri2 id2 maḫ-gin7 zig3-ga-na :…muhteşem bir nehir gibi (ana karnından) yükselen
(A19.11) lugal den-/ki\ /nam?\ mu-[X]-/tar\ : Kral Enki bir kader tayin etti / biçti.
(A19.12) [X] mu-/ĝar u3-šub-ba?\ e2-a i3-kur9 : tapınağın içine tuğla kalıbı yerleştirdi.
(A19.13) pisaĝ u3-šub-ba-ta šeg12 ba-ta-il2 : Tuğla kalıbından o tuğlayı çıkardı / kaldırdı.
(A19.14) men kug an-ne2 il2-la : An’ın parlak tahtı / hükümdarlığı dikildi / yükseldi.
(A19.15) šeg12 mu-il2 uĝ3-ĝa2-na mu-ĝen : Halk birlikte tuğlayı yükseltti. Tuğlayı kaldırarak insanlara/topluluğa gitti.
(A19.16) erin2 kug dutu saĝ bal-e-dam : .parlak/parlayan utu başını çevirdi..?/salladı
(A19.17) šeg12-e e2-še3 saĝ il2-la-bi : Tapınağa doğru başını kaldırarak
(A19.18) ab2 dnanna tur3-ba erin2-erin2-dam : Nanna, ahırda yatan bir inek gibi …?
(A19.19) šeg12 mu-ĝar e2-a mu-kux(DU)-kux(DU) : Tuğlayı tapınağa taşıdı, tuğlayı tapınakta yere koydu.
(A19.20) e2-a ĝiš-ḫur-bi im-ĝa2-ĝa2 : Tapınağa plan yerleştirildi /tapınağın temeli atıldı.
Böylece tapınağı
inşa etme zamanı gelmişti; ilk adım tapınağın yönlendirilmesini işaretlemek ve
temel taşını yerleştirmekti. Gudea, yeni Eninnu için yeni bir yerin seçildiğini yazmıştı
ve arkeologlar onun kalıntılarını eski tapınağın yaklaşık dörtyüz elli metre
uzağında, kazı haritalarında “A” olarak işaretlenen höyükte bulmuşlardır.
Bu kalıntılardan
öğrendiğimize göre zigurat köşeleri ana yönlere denk gelecek şekilde inşa
edilmişti; kesin yönlendirme ilk olarak gerçek doğunun belirlenmesiyle, ardından
bir veya daha çok duvarı birbirine dik açıyla uzatarak elde edilmişti. Bu
seromoni de “tam yılın” geçmiş olduğu hayırlı bir günde yapılmıştı. O gün, tanrıça
Nanşe tarafından ilan edilmişti (Enki’nin şehri) “Eridu’nun bir çocuğu olan Nanşe soruşturulmuş kehanetin tamama erişini emretti”.
Tahminimiz o ki gün ekinoks günüydü. “Güneş tam olarak ortaya çıkınca” gün
ortasında “gözlemcilerin efendisi, Usta İnşaatçı tapınakta yerleşti, yön
dikkatle planlandı”. Anunnakiler yönlendirmenin belirlenmesi işlemini “hayranlıkla
seyrederken” o “temel taşını yerleştirdi ve duvar yönünde toprağa işaret koydu.”
Yazıtın daha sonraki kısmında bu Gözlemciler Efendisinin, Usta İnşaatçının
Ningişzida olduğunu öğreniriz; ve pek çok
betimlemeden biliyoruz ki o böyle durumlarda koni biçimli köşe taşını yerine
yerleştiren (ve boynuzlu şapkasıyla ayırt edilebilen) bir ilahtı. Sitchin
Lagaş’ta köşe taşı tanrı Ningişzida tarafından yerleştirildikten sonra
artık “sayıların anlamlarını Nisaba gibi bilmekte olan” Gudea tapınağın temellerini atabilecekti.
Bilginler Gudea tarafından inşa edilen ziguratın yedi basamaklı olduğu sonucuna
varmışlardır. Buna göre, temel taşının yerleştirilmesinden sonra yedi kutsama
okunmuş, tapınağın yönlendirilmesi hazırlanmış ve Gudea yerdeki işaretlere göre
tuğlaları yerleştirmeye başlamıştı: “tuğlalar huzur içinde yata, Ev plana göre
yüksele, İlahi Siyah fırtına Kuşu genç bir kartal gibi uça. Genç bir aslan gibi
ürkütücü ola. Ev, göğün parlaklığını taşıya.
Belirlenen kurbanların sunuluşunda neşe bol ola. Eninnu yeryüzüne bir ışık ola.”
Ardından Gudea “efendisi
Ningirsu için kurduğu
konutu, Ev’i” inşa etmeye başladı, “gerçekten bir Gök-Yer dağı olan, başı göklere
uzanan bir tapınak. Gudea Eninnu’yu “Sümer’in sağlam tuğlalarıyla” “neşe içinde inşa
etmeye başladı; büyük tapınağı böylece inşa etti.” (A19.21) dnisaba šag4 šid zu-am3 : Boyutların anlamını hep anlayan tanrıça Nisaba /
Sayıların içini /içyüzünü bilen Nisaba gönlüyle bilerek çalıştı .
(A19.22) lu2-tur gibil-bi e2 du3-gin7 : tapınağı yeniden yapan küçük bir adam
gibi /ilk kez tapınak yapan bir adam gibiGözüne tatlı uyku girmeden.(A19.24) ab2 amar-bi-še3 igi ĝal2-la-gin7 : danasına bakan inek gibi bir
(A19.25) e2-še3 te-te-ma im-ši-ĝen :Tapınağa doğru/ tapınağa ayak bastı/gitti
(A19.27) du-du-e nu-ši-kuš2-u3 : Çok yorulmadan birlikte gitti..
“güneş kalıbın üstüne vurduktan sonra Gudea kalıbı kırıp
tuğlayı ayırdı. Damgalanmış kilin alt kısmını gördü. Sadık bir gözle bunu
inceledi. Tuğla kusursuzdu. Tuğlayı tapınağa taşıdı. Tuğla kalıptan kaldırıldı.
Parlak bir taçmışcasına onu göğe kaldırdı. Tuğlayı halka taşıdı ve havaya
kaldırdı. Tuğlayı tapınakta yere koydu. Tuğla sağlam ve sertti. Ve kralın kalbi
gün kadar aydınlandı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder