25 Şubat 2015 Çarşamba

Sümerce ve Çince İlişkisi hk.

Sümerce ve Çince İlişkisi hakkında bir araştırma:  Hazar Denizi’nin güneybatısı bir zamanlar İştar’ın hakimiyet bölgesi olan (Üçüncü Bölge) idi. (M.Ö.3000’lerde bile burada İndus vadisine bir göç olduğu ve Sümer uygarlığına çok benzer bir uygarlık kurulduğu bilinmekte. aden). Veda hikayeleri Sümer mit’lerinin yeniden anlatımıydı. Zaman ve onun ölçülmesi, devreler gibi kavramları Sümer kökenliydi. Sümer ve Aratta (güneydoğu İran. aden) arasında yoğun ilişkiler vardı. Sümer’in yıkılışından sonraki göçler, yani Sümer’in o uygarlaştırıcı tesirleri, yakın doğudan uzak doğu dediğimiz topraklara ulaşmak için İndus vadisi üzerinden ulaşmak zorundaydılar.
MÖ. 2000 civarında iki yüzyıl kadar bir süre içinde Çin’de [William Watson’un China (Çin) adlı kitabındaki sözleriyle] “gizem dolu ani bir değişim” meydana gelmişti; öncesinde aşamalı bir gelişme olmaksızın ilkel köylerden oluşan ülke “hükümdarlarının bronz silahlara, atlı arabalara ve yazı bilgisine sahip oldukları duvarlarla çevrili şehirlerden oluşan bir ülkeye dönüşmüştü. Bunun sebebinin batıdan gelen göçmenler olduklarında herkes hemfikirdir; bunlar “Yakın Doğu’dan batıya doğru yayılanlarla kıyaslanabilecek kültürel göçlere dek izi sürülebilecek” olan, yine o Sümer’in “uygarlaştırıcı tesirleriydiler, yani Sümer’in yıkılışından sonraki göçler.
Çoğu bilgine göre MÖ. 1800 civarında Çin’de “gizem dolu bir anilikle” yeni uygarlıklar doğuvermişti. .. yaygın olan görüş yazının Shang Hanedanı tarafından Krallık ile birlikte başlatıldığı şeklindedir; bunun amacı ise kendi başına anlamlıdır: hayvan kemiklerine alametleri kaydetmek. Alametler çoğunlukla bilmecemsi Atalardan rehberlik alma amaçlı sorgulamalarla ilgiliydi.
Yazı tek heceliydi ve yazılışı resmi andıran karakterler içermekteydi (aşina olduğumuz Çince karakterler bundan yola çıkıp bir tür “çivi yazısı”na dönüşmüştür.

Bunların her ikisi de Sümer yazısının belirleyici özelliğiydi. Çin ve Sümer yazıtları arasındaki benzerliklere ilişkin on dokuzuncu yüzyılda yapılan  gözlemler, C.J.Ball’ın Oxford Üniversitesi himayesinde 1913’te yayınlanan Chinese and Sumerian adlı incelemesinin ana temasıydı. İnceleme Sümerce resim yazısının (ki çivi yazısı işaretleri bundan gelişmiştir) ile Çin yazısının eski biçimleri (Ku Wen) arasındaki benzerlikleri kesin bir şekilde kanıtlamıştır… Araştırması söz konusu resim yazılarının yalnızca aynı görünmekle kalmayıp (pek çok somut örnekte)  aynı biçimde telaffuz edildiklerini de göstermiştir.; bunlar arasında “gök” ve “tanrı” için .an, “efendi” veya “şef” için En, “Arz” veya “ülke” için Ki, “ay” için İtu, “parlak/ışıldayan” (gezegen veya yıldız) için Mul gibi anahtar kelimeler de bulunmaktadır. Dahası, Sümerce bir kelimenin birden fazla anlam içerdiği durumlarda buna koşut olan  Çince resim yazısı da benzer anlamlar grubuna sahipti. Aşağıdaki şekilde Ball tarafından açıklanan yüzlerce örnekten birkaçı gösterilmiştir:


Dilbiliminde yapılan ve eski Sovyetler Birliği bilginlerinin öncülük ettiği çalışmalar, bu Sümerce bağlantısını tüm Orta, Uzak Asya veya “Sino-Tibet” dil ailesini içerecek şekilde genişletilmiştir. (o zaman Türkçe de ! aden.) Bu gibi bağlantılar Sümer’inkileri hatırlatan çeşitli bilimsel ve “mitolojik” unsurların yalnızca bir yönünü oluşturmaktadır. Bilimsel olanları özellikle güçlüdür: Oniki aydan oluşan takvim, günü çifte oniki saate bölerek zamanı hesaplamak, tamamen keyfi olan zodyak usulünün benimsenmesi ve astronomik gözlem yapma geleneği gibi unsurlar tamamen Sümer kökenlidir.
“Mitolojik” bağlantılar ise daha yaygındır. Orta Asya’nın steplerinden tutun da Çin ve Japonya’dan ta Hindistan’a dek tüm dinsel inançlar Gök ve Yer tanrılarından ve de yeryüzünün tam göbeğinde, Sumeru denilen bir yerde bulunan ve sanki ikisi birer piramitmişçesine biri diğeri üstünde ters duran Gök ve Yer’i uzun ve dar bir beli olan bir kum saati gibi birbirine bağlayan bir bağdan sözetmektedirler. 
 Zecharia  Sitchin’in Zaman Başlarken. 2006 kitabından kısaltılarak verilmiştir.

Hiç yorum yok: