Sayfalar

7 Şubat 2015 Cumartesi

Etimolji Ş harfi ile... I

şaful bal teknesi, küçük tekne < Akad şappu metalden yapılmış yağ, bira, un, bal vs. konulan bir kap, çanak, kase, ta < Süm. şab. Şimşek
şaful bal teknesi, küçük tekne. Kökenini bilmiyoruz. EREN

şakul /şakül < Ar. şāqul bir duvarcı aleti < # şql Aram. şƏqālā ağırlık < Aram. # şql tartmak, ağır olmak < Akad. šaqālu(m) ağırlık vermek, ödemek, tartmak, dengelemek, dengeli olmak. ŞİMŞEK
şakul ~ Ar. şāḳul/şāḳūl شاقل ipe asılı bir ağırlıktan oluşan duvarcı aleti, çekül ~ İbr./Aram. şǝḳālā שקלא ağırlık, sıklet< İbr. #şḳl שקל tartmak, ağır olmak → sıklet
● Aynı kökten İbr şeḳel (tartı birimi, para birimi) < Akad. şiklu. NETS

şarap alkollü içki < Ar. şarāb mayalanmış üzüm içkisi, şarap, < #şrb içme < Akad. şarāpu yudumlamak, yudum yudum içmek. Şimşek
şarap Ar. şarāb شراب  #şrb her türlü içecek, özellikle sarhoş edici içki Ar. şaraba شرب içti. NETS

şark < Ar. şarq gün doğumu, doğu <şrq ışıma, aydınlanma, güneş doğma Akad. şarahu(m) aydınlatmak, parlatmak, gurur duymak Belki? < Akad. şararu(m), şereru birden parlamak, şimşek gibi çakmak ( şaruru
(m) parıltı, ışın < Süm. ŞE.ER(.ZI) veya ? Süm ŞIR ışık, nur, aydınlanma, parlama . Şimşek.2004
şark    Ar. şar®  a. esk. Doğu. Türkçe Sözlük 
şark ~ Ar. şarḳ شرق [#şrḳ] gün doğumu, doğu < Ar. şaraḳa شرق kızardı, aydınlandı, güneş doğdu (= İbr. #srḳ סרק kırmız ı= Akad.  şarḳu  kan ). NETS
şark < Ar. şarq gün doğumu, doğu < şrq ışıma, aydınlanma, güneş doğma Akad. šarahu(m). aydınlatmak, parlamak, gurur duymak < Akad. şarārum, şerēru birden parlamak, şimşek gibi çakmak < Süm.? ZAR ya da Akad. šarāru(m) parıltı, ışın < Süm. šE.ER(.ZI) veya süm šIR ışık, nur, aydınlanma, parlama. ŞİMŞEK

şarlamak. Şe-er-zi. şarurum. Parıltı. Şimşek
şar(ıl şarıl akmak)  Süm. šur, Akad. şararum. SNAX
şarlamak  1. Şarıldamak. 2. Bağırıp çağırmak, hakaret etmek. Türkçe Sözlükler.
şarlamak   Çok akmak (su, yağmur, vb. için). Türkçe Sözlük
şarlamak    Su bol akmak. Türkçe Sözlük
şar  1876 [TTü] şar akar su sesi 1876 [TTü] şarıl   şarıl, şarıl şurul, şarılda-, şarıltı
şarla[mak  1890 şarıltı ile akmak. 1932 öfke ile bağırmak şar
.  NETS

şebeke ~ Ar. şabaka ͭ شبكة [#şbk] ağ, balık ağı, seyrek dokunmuş kumaş, örgü, ızgara < Ar. şabk شبك örme, sarma, bağlama, içiçe veya kolkola girme (= Aram. #sbk סבכ örme, dokuma = İbr. #śbk/sbk שׂבכ/סבכ = Akad. şabiku başa örtülen kumaş, şal ) Kürt. şapik, Erm. şapik > şabig , Fa. şabī (gömlek) biçimleri Orta Farsça aracılığıyla Akadçadan alınmış olmalıdır. NETS
şebeke    Ar. şebeke 
a. 1. Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ. 2. Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı. 3. mec. Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kimselerin tümü. Türkçe Sözlük

şehriye makarna hamurundan türlü biçimlerde yapılan çorbalık, Ar. şa’riyyat < Osm. şaire”arpa tanesi”  Ar. şahir “arpa” < Ar. şa’riyya (şehriye), Akad. şe’um arpa, dane < Süm. ŞE arpa > Akad., Hit. ŞE arpa, arpa tohumu, tane. İbr. sehorah arpa. Şimşek.2004
şehriye şehriyye kıl gibi ince çorbalık makarna (%işaˁrīye 'den galat < Ar. şaˁr شعر [#şˁr] kıl (= Aram. saˁrā סערא  = Akad. şaˁrtu)   NETS
şehriye    Ar. şa¤riyye.  Çorba ve pilavda kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru. Türkçe Sözlük
şehriye   Köken: Far.  1. Şehirli, kentli. 2. Kibar, ince, nazik. Türkçe Sözlük

şekel. şiqlum. şuqultum.Ağırlık ölçüsü birimi. Ağırlık, tartı
şekel    İng. shekel .  İsrail para birimi. Türkçe Sözlük
şekel     < Ar. şekl: şekil || şeyhl|| şekil ||o şekel: o şekilde || şekel şemayil: görünüş. Türkçe Sözlük
şek/şekk~ Ar .şakk شكّ [#şkk] kuşku < Ar. şakka شكّ 1. çivi veya mıh sapladı, şişledi, 2. kuşkulandı, şüphe ve belirsizliğe kapıldı → sikke.   NETS

şekil/şekl ~ Ar. şakl شكل [#şkl] biçim, form (= Aram. #şklשכלל tamamlama, biçimleme, son şeklini verme ) ~ Akad. şuklulu/şaklulu < Akad. kullatu [#kll] tam, bütün → kül2
● Akad şaklulu biçimi #kll kökünün gramatik türevidir. Aramca dört harfli #şkll biçimi Akadcadan alıntıdır. Arapça sözcüğün arkaik bir türev veya Akadcadan alıntı olduğu düşünülebilir. Ar #şkl1 kökü anlamca bağımsızdır. Karş.müşkül. NETS
şekil, -kli    Ar. Şekl.  1. Biçim.  2. Bir konuyu açıklamaya yarayan resim veya çizim: Bu kitapta birçok şekil var. 3. Davranış biçimi, tutum, yol, tarz: Bu şekilde hareket etmek doğru değildir. 4. Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi.. 5. Toplumsal bir bütünün kuruluş biçimi: Yönetim şekli. 6. Anlatım biçimi. 7. ed. Biçim. 8. mat. Bazı matematiksel varlıkların gösterilmesine yarayan resim: Geometrik şekil. Türkçe Sözlük

şems.  šamaš, dUD. ša-ma-aš.  d(LAGAB×GUD+GUD).MA,  dU₈-ma, dTAG.TUG₂, duttu, Uttu. d20; dUTU-KAM; dUTU-ši; dUTU-šu2,  dša2-maš, dša3-maš2,  šu-ša2-na-ku,  Šamšu. Arapça’da šams, İbranca’ da šemeš’tir.

şemsiye 1680 güneşe ilişkin. 1876 güneş veya yağmur siperliği (halk) ~ Ar. şamsiyya ͭ شمسيّة [nsb.] güneşe ilişkin < Ar. şams شمس [#şms] güneş (= Aram.  şimşā שמשא  = Akad. şamşu). NETS
aş-me : güneşlik, şemsiye, levha, şamşatum
Ar. şamsiyyat شمسيّة [nsb] güneşe ilişkin < Ar. şams شمس [#şms] güneş (= Aram. şimşā שמשא = Akad şamşu)
aš-me (Süm.), šamšatum (Akad.) güneşlik, şemsiye, levha.  SNAX
aš-me "Sonnenscheibe", "sun-disk" . Akad. šamšatu. SUZE
şemsiye    Ar. şemsiyye a. 1. Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya,
şemsiye    Ar. şemsiyye 
a. 1. Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya, güncek . 2. Genellikle plajlarda, bahçelerde kullanılan büyük güneşlik: Bahçe şemsiyesi. Plaj şemsiyesi. 3. bit. b. Aynı noktadan çıkan eşit uzunluktaki sapçıkların ucunda bulunan çiçek topluluğu. Türkçe Sözlük
şemsiye < Ar. şamsiyya güneşe ilişkin, güneşlik, güneş perdesi < şams güneş, Aram şimşā < Akad. šamšu(m), šanšu, šaššu güneş, güneş tanrısı, güneş diski. Şemsi. ŞİMŞEK

şerare kıvılcım < Ar. şarara kıvılcım < Akad. şararu(m), şereru birden parlamak, şimşek gibi çakmak ya da Akad. şarurum parıltı, ışın, Süm. ŞE.Er.(ZI) veya Süm. < ŞIR ışık, nur, aydınlanma, parlama ŞUR, ŞIR4. Şimşek.2004
şerare ~ Ar. şarāra ͭ شرارة [#şrr mr.] kıvılcım.  NETS
şerare    Ar. şer¥re  (şera:re) esk. Kıvılcım. Türkçe Sözlük

şerit < Ar. şerit, kayış, kurdele < Ar. yarma, uzunlamasına kesme < # şrt yarma, uzunlamasına kesme < Akad. serēdu bantlamak, bandaj yapmak > Akad. sarādu(m) bağlamak veya < Akad. šarādu(m) yırtmak, ince şeritler halinde kesmek, parçalamak. ŞİMŞEK
şerit Ar. şarīṭ شريط  #şrṭ hurma yaprakları dilim dilim kesilerek örülen enli ip Ar. şaraṭa 
شرط yardı, uzunlamasına kesti. NETS

şimal ~ Ar. şimāl شمال [#şml] 1. sol, 2.  kuzey (gün doğumuna oranla sol taraf) (= İbr./Aram. simāl סמל  = Akad. şumēlu.  NETS
şimal, -li    Ar.  şim¥l  a. (şima:li) esk. Kuzey. Türkçe Sözlük
şimal kuzey < Osm. şimal sol yön, kuzey < Arap. şimal sol yön < Akad. šumēlu(m), šumÎlu(m) sol taraf >Ugar.  šm’al, İbr . šmōl sol. ŞİMŞEK

şimşir, mersin ağacı, asum,
şim-gir  / şim-gig / şim-şal (Süm.) :
şimşalum. asum
şimşir ağacı Fa. şimşād/şimşār شمشاد/شمشار şimşir bitkisi. NETS
šim-gam-gam(-ma): an aromatic substance - turpentine (?) ('aromatic resin' + reduplicated 'to bend; to shrivel').
šim-gig: frankincense - used in making medicinal plasters ('aromatic resin' + 'to be sick').
šim-im: an aromatic substance ('aromatic substance' + 'wind'; cf., si-im-si-im...ak, 'to sniff').
šim-PI-PI: an aromatic substance.
šim-su-SÁ: cologne, perfume (?) ('aromatic substance' + 'body' + 'to equal, compete with').
ŠIM×KÚŠU: ambergris ('aromatic substance' + 'turtle; whale ?').
šim, šem; ším [NAM], sim: n., herb; aromatic wood; resin; spice; fragrance, perfume (see
comments on šúm; sam is 'spice' in Hebrew; cf., (ir-si-im).
šimgig  wr. šim-gig; ĝeššim-gig; ĝešŠIM "an aromatic tree" Akad. kanaktu. TPSD
şim-gir2 : mersin ağacı. asum.
şim-gig : güzel kokulu bir ağaç. Akad. kanaktumSNAX
šim-šal: şimşir. şimşalum. SNAX
šemešalšmeššallum. Şimşir. SNAX
šim "Duft(pflanze)"
šem  ("resin, perfume, fragrance"), "aromatic"
ĝiššim/mes dub-ra-an, "Juniperus drupacea", duprānu
(ĝiš)šim-gam-gam(-ma) "Terebinte(nharz)”
ĝiššinig "Tamariske". Akad.  bīnu. SUZE
šimgig [TREE]) wr. šim-gig; ĝeššim-gig; ĝešŠIM "an aromatic tree" Akad. kanaktuSSED
şimşir    Far. şemş³r 
1. bit. b. Şimşirgillerden, yaprakları her mevsimde yeşil kalan, taşlık, çorak bölgelerde kendiliğinden yetişen veya bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, odunu sarımsı renkli ve çok sert olan bir ağaççık (Buxus sempervirens). 2. Bu ağaççığın sert, düzgün sarı renkte kerestesi. 3. sf. Bu keresteden yapılan.  Türkçe Sözlük
şimşir < Fa. şimşad şimşir bitkisi < Akad. şimişşalu, şimeşşalu(m), şimşalu, şimşallu, şimeşlu şimşir ağacı < Süm. (GIŞ) ŞİM.ŞAL > Hit. ŞİMŞALU şimşir ağacı. Şimşek.2004

şıra: siraşum. Biracı. Lu2-bappir.
şiraşum. Şiraş3. bira
siraşitum.: biracılık. SNAX
şıra    Far. ş³re. 1. Henüz mayalanmamış üzüm suyu. 2. Bazı meyve ve sebzelerin özü: Elma şırası. 3. argo Süzülmüş afyon. Türkçe Sözlük
şıra    1.Üzüm suyu. 2.İncir suyu. 3.Üzüm, erik, dut vb. meyvelerin suyu. 4.Tatlı. Türkçe Sözlük
şıra ~ Fa. şīre شيره bitki sütü, özsuyu, meyve suyu < Fa. şīr شير süt, özsuyu = Ave. χşīrəm süt tortusu, yoğurt = Sans. kşīrā ओदनsütlü bulamaç, bitki usaresi << Havr *kʷsir- . NETS
şira ‘henüz mayalanmamış üzüm suyu’. Yerel ağızlarda şire olarak geçer. – Az. şira ‘su, şıra’, Tkm. şire, KKlp. şire, ‘şıra’. Türki. şire ‘meyve suyu, üzüm suyu, pirinç suyu’. < Fr. şira ‘new wine; an intoxicating kind of drink; the expressed juice of any fruit except olives, syrup’. Farsçada bütün meyvelerin suyuna da bu ad verilir. EREN

şişe cam, cam kadeh veya kupa sürahi ~ Fa. şīşe شيشه cam << Ofa. şīşak ~ Aram. ˀaşīşā אשישא (= Akad. şaşşu )  ~ Mıs.  #şş şeffaf kristal mermer, alabaster. Asıl anlamı “cam” iken zamanla “camdan yapılmış su kabı” anlamını kazanmıştır. NETS

Eski Mısır/Akadca’dan geçmiştir.
şişe    Far. ş³şe. 1. İçerisine sıvı konulan, cam veya plastikten yapılmış, dar ağızlı uzun kap. 2. sf. Bu kabın aldığı miktarda olan. 3. Gaz lambasında fitil çevresine konulan cam koruyucu. Türkçe Sözlük 
şişe  : sirçe , sarça , cam , abkine— Glas. ÇAOS
şişe ‘sıvıların, özellikle de içkilerin konulduğu camdan yapılmış, dar ağızlı uzun kap’. – Tkm. çüyşe ‘cam’, Blk. şişa, şışa, Bşk. şişe < Far. šiša ‘a glass, bottle, flask, phial, cup, caraff, decanter, glass’. Kürtçede şûşe olarak geçer. Tacikçe šıša. Räsanen’in Türkşe şiş- kökünden geldiği yolundaki açıklaması yanlıştır. Türkçe şişe Moğolcada şişeye  verilen šil adıyla da birleştirilemez. Moğolca šil Tibetçe bir alıntıdır.  EREN

şubat ~ Ar. şubāṭ شباط Rumi takvimin onikinci ayı ~ İbr./Aram. şəbāṭ שבט Arami ve İbrani takviminin onbirinci ayı =? Akad. şabāṭu vurma, çarpma, yıkma.  NETS
şubat    Ar. şub¥t  a. Yılın ikinci ayı, gücük ay. Türkçe Sözlük
šabatum 11. Ay : Şubat. SNAX
şubat 2.ay < Ar. şubāt(un) < Aram. şebāt ocak ve şubat aylarının bir bölümüne denk gelen ay < Akad. šabātu . 11. Babil ayı. >İbr. shevat ay adı (İbr. šabbā dinlenme), Aram. şebāt ocak ve şubatın bir kısmına tekabül eden ay, Yun. (sábbaton), Lat. sabbātum, İtal. sabato cumartesi, İsp. sábado cumartesi, İng. sabbath Sebt günü, yahudilerin mukaddes günü, cumartesi, Hrıstiyanların istirahat günü, pazar günü. ŞİMŞEK

şurub/p şar
āb mayalanmış üzüm içkisi, şarap, Ar. şerab her türlü içecek < şrb içme < Akad. sarāpu yudumlamak, yudum yudum içmek . Fr. sirop, İng. sirup, syrup, İtal. sciroppo, Alm. sirup ve Yunanca’ya da geçmiştir. ŞİMŞEK
şurup ~ Ar. şurb شرب #şrb içiş, içki → şarap  . NETS

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder