Sümerler, aritmetikte olduğu gibi geometride de ileriydi.
Yakın zamanlara kadar, geometrideki temel gelişmeler “Helen-Hristiyan ülküsü”
saplantısı dolayısıyla, Batılı araştırmacılar tarafından hep Yunanlı matematikçilerin
başarı hanesine yazılır ve başka kavimlerin herhangi bir başarıya ortak
edilmesi istenmezdi. Ne var ki tarihi gerçekler böyle değildir.
Rodos’lu Eudemos, Mö 4. Yüzyılda yazdığı “Matematik Tarihi” adlı eserinde, Tales’i, geometriyi Mısır’dan Hellas’a getiren kimse olarak tanıtır.
Pisagor, Doğu’da,
matematiğin doğduğu ülkede 20 yıldan fazla kaldı. Babil’de, İndus’ta ve
Mısır’da matematik ve felsefe öğrendi. Mısır’da Firavun Amasis (MÖ 570-526) onu
Memfis rahipleriyle tanıştırdı. Amasis, o sıralarda Babil kralı Nebukadnezar’a
karşı Yunanlılarla ittifak yapmak için Yunanlıları hoş tutmaya çalışıyordu.
Eski Yunan’da gizli bir din okulu kurdu. Öklid ise İskenderiye’lidir.
Mezopotamya’daki yazıcı okulları, bir anlamda günümüzün
araştırma enstitüleri gibi işlev görürlerdi. Öğretim için var olan bilgiler
toplanıyor, düzenleniyor ve bir yönteme göre öğrencilere aktarılıyordu.
Yazıcının eğitim ve öğretimi yalnızca
okuma ve yazma ile sınırlanmış değildi; beklenen işlevleri yerine getirebilmesi
için matematik de bilmesi gerekiyordu.
Çeşitli müzeleri süsleyen birçok belge, matematiğin kökenlerinin kadim Yunan değil, Sümerlere dayandığını apaçık kanıtlamaktadır.
Çeşitli müzeleri süsleyen birçok belge, matematiğin kökenlerinin kadim Yunan değil, Sümerlere dayandığını apaçık kanıtlamaktadır.
Sümer çağına ait pek çok eser Londra’da British Museum’da
sergilenmektedir. Eserlerin önemli bir bölümü ise Babil Müzesi’nde
sergilenmekteydi. Ancak Amerikan saldırısında müze soyuldu. Binlerce eserden
tek bir ipucu bile bulunamadı. ABD, ne nükleer silah, ne kimyasal silah buldu.
İnsanlık tarihinin en eski ve belki de en önemli eserleri çalındı.
Uruk IV katmanında (MÖ. 3100) çok çeşitli tabletler
yanında matematik, astronomi ve benzeri bilimsel metinler bulunmuştur. Ancak en önemli matematik tabletleri eski bir Sümer yerleşmesi olan Şaduppum’da (bugünkü Tel
Harmal)’da bulunmuştur. Bugünkü Bağdat varoşlarındaki Tel Harmal, Hammurabi fetihlerinden önceki dönemde Eşnunna hükümranlığı sırasında eski Şaduppum kenti olarak bölgenin idari merkeziydi. Bu ad “hazine, muhasebe ofisi” anlamına gelir. Bu höyük Irak Eski Eserler Dairesi tarafından kazılmış ve Babil yönetimiyle ilgili 4000 yıllık eşsiz kanıtlar; çok sayıda çivi yazılı belge elde edilmiştir. Bu belgeler arasında idari ve edebi metinler, mektuplar, yasa derlemeleri, coğrafya, zooloji ve botanik terimlerinden oluşan uzun listeler ve belki de en ilginç olanı, bir grup matematik metni vardır. Bunlar, diğer bazı tabletler gibi, orada bulunmuş olması gereken bir yazıcılık okulu öğrencileri tarafından kopya edilen metinlerdir. Olağanüstü bir matematik bilgisi önümüze sererler.
Tel Harmal’da bulunan metinlerden başka MÖ. 1900’de Mısır’da
yazılmış “Moskova Papirüsü”, MÖ 1850 yıllarında yine Mısır’da yazılmış “Rhind
Papirüsü” ile aynı dönemlerde Sümer’de yazıldığı anlaşılan “Plimpton 322 tableti”
ve adını Kahun kentinden alan- Kahun
Papirüsleri, matematik tarihinin en
önemli ve en eski belgeleridir. Bu belgelerde yer alan problemler ve çözümler
Tales, Pisagor ve Öklid bağıntıları ile ilgilidir ve geometrik problemler
üzerinde durulmuştur.
Rhind Papirusü, MÖ 1650 yılında Rahip Ahmes’in (Ahmose) 200
yıl öncesindeki eski metinlerden kopya ettiği bir matematik papirüsüdür. 6 metre uzunluğunda ve 33 santim
genişliğinde bir rulodur. Papirüs, 1858 yılında İskoçyalı araştırmacı Alexander
Henry Rhind (1833-1863) tarafından Nil
ırmağı kıyısındaki küçük bir kasabadan satın alınmış ve bu nedenle Rhind
Papirüsü adını almıştır; Ahmes Papirüsü adıyla da bilinir. British Museum’da,
Rhind kolleksiyonu arasında bulunan papirüs tomarının kılıfı şu başlığı taşır:
“Doğayı inceden inceye araştırmanın ve var olan her şeyi öğrenmenin kuralları.Bu
rulo, kral Aauserre’nin otuz üçüncü hükümdarlık yılında, kral Nemare (MÖ
1880-1850) zamanında yazılmış eski bir kitabın tıpatıp kopyasıdır. Bu kopyayı
çıkaran yazıcı Ahmes’tir.” Papirüsün içeriğinde 85 adet
problem ve çözümleri bulunmaktadır.
Plimpton 322 tableti ise Columbia Üniversitesinde G.A.
Plimpton koleksiyonunda bulunan 322 numaralı tablettir.Pisagor üçlüsü problemi
üzerinde durulmuştur tablette. (Pisagor üçlüsü; olacak şekilde
(a,b,c) üçlüleri bulma problemidir).
Ayrıca günümüzde bundan başka 300 civarında Babil tableti
vardır, bunların okunma çalışmaları çeşitli müzelerde halen devam etmektedir.
Asurbanipal (MÖ 668-627 arasında
hüküm sürmüş son büyük Asur kralı) tarafından Ninova’da bir araya getirilen bir
kütüphanenin kalıntılarında Layard ve meslektaşları 25.000 tablet çıkardı,
bunların bir çoğu kadim katipler tarafından
“eski metinlerin” kopyaları olarak tarif edilmişlerdi. İçlerinde matematik tabletleri de vardı. Bir
tablette Asurbanipal’in ağzından şu ifadeler vardı: “katiplerin tanrısı, bana sanatının bilgisini lütfedip hediye etti.
Yazının gizlerine inisiye edildim. Şumerce yazılmış olan çetrefilli tabletleri
bile okuyabilirim, Tufandan önceki günlerin taş yontularındaki muammalı sözleri
anlıyorum.”
Bilinen matematik belgelerinin çoğu Tel Harmal’dan
gelenler gibi okul metinleridir. Bunlar eski Babil devrine aittir ve o dönemde
sistemin tam anlamıyla gelişmiş olduğunu gösterir. Çarpma ve bölme işlemleri,
kare ve karekök hesapları, küp ve küp kökler, evrik değerler, üslü
fonksiyonlar, bazı kübik denklem çözümleri için gerekli kare ve küp
toplamlarıyla ilgili tablolar, daha o dönemde tabletlere geçirilmiş durumdadır.
Bir tablette kuralsız sayıların evrik değerleri için yaklaşık sonuçlar
hesaplanmış, karekök 2 ve karekök 3 için yaklaşık değerler elde edilmişti. Bu
tablolar sistemi, MÖ 1800 deki şekliyle bile Babillileri eski çağın tüm
matematikçilerinin önüne geçirmeye yeter. Plimton
322 tabletinde toplam 15 adet Pisagor üçlüsü bulunmaktadır ve içlerinde
(13500, 12709, 18541) gibi büyük üçlüler de vardır. Pisagor teoremi olarak
bilinen kuralın, Pisagor’dan çok önceden beri Babillilerde kullanılıyor olduğu,
Plimpton 322 ve diğer Babil tabletleri sayesinde günümüzde kabul görmektedir. Plimpton 322 de
başka konular da ele alınmıştır. Örneğin kök2 sayısının yaklaşık değeri için:
kök2 = 1 + 24/60 + 51/602 + 10/603 = 1.41421297... formülü
kullanılarak virgülden sonra 5 basamakla yaklaşılmıştır. Solda, Tales'e, Pisagor'a ve Öklid'e dayandırılan bilgilerin Sümer'de öğretildiğinin kanıtı olan tabletlerden biri.Bir dik üçgen üzerinde birbirini izleyerek çıkarılan diklerin uzunluklarını Sümerli matematikçiler hesaplayabilmekteydi.
Tablolu metinler dışında, cebir ve geometri
problemlerinin formülasyon ve çözümüyle ilgili çok çeşitli problem metinleri de
vardır. Bunlara su kanalı kazmak veya genişletmek, askeri mühendislik, toprak
taşıma, mesaha surveyleri gibi, günlük pratik konular da dahildir. Aritmetik tablolarının
çoğu, ağırlık ve ölçü tablolarıyla birleştirilmiştir. Üslü fonksiyon tabloları
bileşik faiz hesaplarında da kullanılırdı. Ve tuğla, asfalt, bakır ve arpa gibi
gündelik maddelerle ilgili özel “katsayı” tabloları da vardı.
Babil matematiğinin daha çok cebirsel olarak işlediği
görülür. Çok sayıda problem, olağan ikinci derece denklem formuna indirgenerek
çözülmüştür; bu da dikkate değer bir gelişmedir. Ayrıca dördüncü ve altıncı
dereceden özel tip denklem çözümleri ayarında örnekler de vardır; Susa’da
bulunan bir tablette, sekizinci derece özel bir denklem karşımıza çıkar.
Bir tablette çokgenlerle çember alanları arasında
bağlantı kuran problemlerin listelenmesi, tartışma götürmez biçimde teorik
nitelik taşır.
Babilliler günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce “basamak
değerini” kullandılar . Babilliler bu basamaklı sayı sistemini hem hem tamsayıları hem de kesirleri belirtmek
için kullandılar.
Sümerliler geometri problemlerinin çözümünde ortaya çıkan
ikinci derece denklemleri çözmüşlerdi. Hammurabi döneminde de Babilliler,
sayıların bizim cebirsel denklemlerle ifade ettiğimiz özelliklerini biliyorlardı.
İkinci dereceden denklemleri tablolar yardımıyla ya da günümüzdeki gibi
kareköklü bağıntılarla çözmesini biliyorlardı. İki değişkenli ikinci dereceden denklemleri, hatta üçüncü ve
dördüncü dereceden denklemleri kapsayan problemleri çözüyorlardı. X3
+ x2 = 252 kübik denkleminin, hatta xy+x-y =183 , x+y = 27 denklem
sisteminin çözümünü biliyorlardı.
Bizim (a+b) 2 = a2+2ab + b2 ile
belirttiğimiz eşitliği ve bu ilişkiyi ikinci dereceden denklemlerin “tam kareye
tamamlanmasında” ve dolayısıyle çözümünde kullanıyorlardı. Babilliler bir dairenin alanını, çevresinin karesinin 1/12 sini alarak hesaplıyorlardı. Yani pi’nin değerini 12/4=3 alıyorlardı. Susa’da bulunan bir tablette ise л = 3+1/8=3.125 değerini kullanmışlar.
Mısırlılar, daire alanlarını gerçek değerlerine şaşırtıcı derecede yakın tahmin etmişlerdir. Çapı d olan bir dairenin alanını (d-d/9)2 = [(8/9)d]2 bağıntısıyla; çapının “dokuzda sekizinin” karesini alarak hesaplıyorlardı. Bu da; bir daire alanının, kenar uzunluğu dairenin çapının 8/9’u olan karenin alanına eşit varsayıldığı anlamına gelir.
En zorlu problemler sözcüklerle ifade ediliyordu. Örneğin
bir tahıl öbeğinin boyutu veriliyor ve içeriğinin nasıl hesaplanacağı
soruluyor, ya da bir tahıl yığınının çevresi ve eğimi verilip yüksekliğinin
hesaplanması isteniyordu:
"Bir öbek. Çevresi 30.1 cubit’te eğim: 0,15. Yükseklik
nedir? Sen 0,15 eğimi ikiyle çarp, 0,30 bulacaksın. 0,30’un tersini al. 2
bulacaksın. 0,30 çapı 2’yle çarp. 1 bulacaksın, yani yükseklik. Yöntem (budur)."
Bu tür metinlerde görülen matematik bilgisi son derece gelişmiş ve cebir mantığına dayalıdır. Örneğin Babilliler 2’nin karekökünü doğru olarak hesaplamış ve geometrik hesaplamalarında kullanmışlardı. Dik açılı bir üçgende hipotenüsün karesinin diğer iki kenarın karelerinin toplamına eşit olduğunu (Pisagor Teoremi) biliyorlardı. Bu hesaplamaların çoğunun temeli, sayıların altmışlık sistemle ve tersleriyle (yani 60’ın o sayıya bölünmesi) sıralandığı tablolarda verilen bilgiydi ve bunların oluşturulması Babil okullarının pek çok başarısından biridir.
Eski Babil matematikçileri, bazı karmaşık geometrik ilişkileri biliyorlardı. Bu şekil kuramsal içerikli görünen az sayıdaki Eski Babil matematik metinlerinin birinden alınmıştır. Tablet, öğrencinin çeşitli şekiller için alan hesabı yapmasını gerektiren geometrik alıştırmalar içermektedir. “Kenarı 1 olan bir kare. İçinde 4 adet çeyrek daire ve 16 adet kayık şekli var. 5 tane eşkenarlı içbükey dörtgen çizdim. Bunun alanı nedir ?"
Mısırlı matematikçiler kesik bir piramidin hacmini veren doğru bağıntıyı bulmuşlardı: Moskova Papirüsünün bu konuya ilişkin ünlü problemi şöyledir: “Bir kesik piramidin hesaplanmasıyla ilgili örnek. Biri sana der ki: bir kesik piramidin hacmi hesaplanacak: Yüksekliği 6 kübit, taban kenarının uzunluğu 4 kübit, üst kenarın uzunluğu 2 kübit. 4’ün karesini hesapla; 16 bulursun. 4'ün iki katı 8 olur. 2’nin karesini hesapla, 4 bulursun. 16, 8 ve 4 sonuçlarını topla. 28 elde edersin. 6’nın 1/3’ünü hesapla. 2 bulursun. 2 kez 28, 56 olur. Gördün mü ? Bulduğun 56, aradığın hacim olur.” V= h/3 (a2+ab+b2) a ve b kesik bir piramidin alt ve üst kenar uzunlukları, h=piramidin yüksekliği. Bu bağıntı Mısırlıların kesik piramidin hacminin doğru hesaplandığını gösterir.
Örneğin British Museum’da bulunan bir Babil tabletinin bir çevirisi şöyledir; “Uzunluk 4 ve köşegen 5. O zaman genişlik kaç? Ölçüsü bilinmiyor. 4 kere 4, 16 eder. 5 kere 5, 25 eder. 25 ten 16 çıkarırsan 9 kalır. 9 elde etmek için kaç kere kaç almalıyım? 3 kere 3, 9 eder. Genişlik 3."
Rind Papirüsündeki bir problem: “Çapı 9 birim olan dairesel bir arazi parçasının
hesaplanmasına ilişkin yöntem. Arazinin alanını bul. Çapın 1/9’unu çaptan çıkar, 8 kalır. (8‘i 8 kez hesapla,
64 bulursun. İşte bu arazinin alanı olur.” Bu yönteme göre 64= pi (9/2)2 ve dolayısıyla
pi = 64 / (4.5)2 = 3.160493827
bulunur.
Strasbourg Tableti’nin tümü üçgen biçimli tarlaların
bölüştürülmesine ilişkin otuz problemi kapsar.
Yararlanılan Kaynaklar :
Joan Oates. Babil. 2004
İbrahim Okur. Sümer Matematiği. 2008
Altay Gündüz. Eski Mezopotamya ve Mısır. 2002
Zecharia Sitchin eserleri.
http://www-history.mcs.st-and.ac.uk/HistTopics/Babylonian_Pythagoras.html
http://aleph0.clarku.edu/~djoyce/mathhist/plimpnote.html